Cümle yapılarını biliyor musun? Yani diyelim konuşmuyorsun, evde kendi başına yazıyorsun. Bu cümleyi çok düşünmeden kuramıyorsan bilgi eksikliği var demek. Yok rahatça yazıyorsan durmadan dizi izle İngilizce altyazılı ya da altyazısız.

cümle yapılarına çok fazla hakim değilim. gramerde eksikliğim var evet ama çok vasat değil. gramer kitaplarına göz atıyorum ama konuşmaya yansıtamadım.

nasıl çözeceğimi de bilmediğim için böyle şeyler yapıyorum.

Seninle ilk tanıştığımızda sana ne söylediğimi hatırlıyor musun gibi bir cümleyi anca sevgilinle baş başa muhabbet ederken romantizm amaçlı kullanabilirsin. Not alınıp, herkese söylenecek bir şey değil bence. Makbul olan kısa ve öz konuşmak. İngilizcem aksın diyorsan ya yabancı arkadaş bulup, karşına oturtacaksın ya da Skype gibi yerlerden birileriyle görüntülü konuşacaksın.

yaklaşık 1,5 yıldır tr dışındayım. almanya'ya geldiğimde ingilizcem yok gibiydi. arkadaş çevresi var ama ingilizce konuşan pek yok. ingiltere'de olsaydım orası ayrı.

@dissendium o dediğin "kısa ve öz" ün birazcık ilerisi iyi olurdu şu an. sorun o aslında.

@a man alone, ben örnek verdiğim cümleyi sadece o cümle özelinde her yerde kullanılmaz dedim. Bu yapıdaki tüm cümleler sık kullanılmaz demedim. Daha da önemlisi bu yapının karmaşık bir yapı olduğunu söylemedim. Bu yapı gayet de sık kullanılabilir. Sadece dediğin cümleyi kullanabilmek için uygun ortam oluşması lazım dedim. Bir şahıs yine ilgi çekmek için cümlelerimi kendisine göre değiştirip söylemediğim şeyleri söylemişim gibi yapmış. Her zaman yaptığı şey. Sadece benim dediğim örneği yanlış anlama diye açıkladım.

"tandem" diye bir app var, sözlükte de konusu var.

insanların birbirine dil öğrettiği bir app. lokasyon istanbul ise şaşırtıcı derecede türkçe öğrenmek isteyen yabancıyı göreceksin. sen onlara türkçe onlar sana ingilizce vs derken bir şekilde muhabbet ilerler.

Uzgunum ama dinleme yaparak speaking gelismez. Hangi skill'e calisirsan onu guclendirirsin.

Ozel ders imkanin yoksa ses kaydi yapabilirsin.

Sıcak veya soğuk kahveye ekleyip keyifle içebilirsin.

biz arkadaşla sütle karıştırıp yanında çikolatayla içiyoduk valla çok güzel oluyodu. ha biz "içince kafamız güzel olmalı" tipi adamlar olduğumuz için 3 litre süt içmek zorunda kalıyoduk orası ayrı.

buzluga at dursun iki saat falan. sonra ic. zaten yarim saatte biten bir sey. baska bir
sey ekleme.

poor man's bailey's tarifi: en ucuz votkayi al. torku macchiato ile birebir karistir. aynisi.

süt ve buz yeter. hatta sadece buz da olur.

1- bardaga uc dort tane buz at, uzerine bir olcu baileys... yudumla
foodservice.libbey.com

2- filtre kahve yapip icine de bir kac damla ile lezzetlendirebilirsin

yarım su bardağı baileys üzerine 3-4 küp buz.

vodka bulun ve white russian yapın. nolur white russian yapın. dünya birileri whiterussian içtikçe güzelleşiyor bence. benim için de için.

buzla sek

Ben soğuk amerikanonun üzerine ekliyorum ve evde krema varsa da üzerine sıkıyorum. Yoksa da önemli değil, zaten amerikano kahve ile çok iyi. Yukarıda bahsedildiği gibi filtre kahve de olabilir. Afiyet olsun.

normalde sadece buz ilave edilerek servis edilir. bence en iyisi de bu.

buzu kırarak kırık buz yapın, viski bardağının dibine dökün, üstüne baileys. eğer çok sert gelirse bir miktar süt eklenebilir..

kırık buz ve rende çikolata (bıçak ile rendeleyebilirsin)

Ayakta işersen üstüne sıçrar. Bir de erkek hastalığı gelişebilirmiş.

B.klama riski varsa oturarak işiyorum. Yoksa ayakta. Prostat kanseri riskini artırıyormuş diye biliyorum. Daha sağlıklı diyolla oturarak işemek için.

eski erkek arkadaşım eğer evde isek oturarak işemeyi tercih ediyordu. sanırım yorgunluktan, acele işi yoksa ya da uykudan uyandıysa vs.

Genelde ayakta, oturmak çok zahmetli geliyor.

ayakta işemenin uzun vadede prostat riskini arttırdığına dair bir şey duymuştum. ne derece doğru bilemiyorum ama aynı şeyi duyduğu için hep oturarak işeyen bir arkadaşım var.
ben sessiz noktayı hedef alarak ayakta işiyorum

şimdi hangi tip tuvalet olduğunu belirtmekte fayda var. ben pisuvar hariç acelem yoksa otururum, öbür türlü hijyenik gelmiyor bana sanki üzerime işemiş gibi oluyorum. konuyu dini temellere dayandıran tipler de mevcut tabii.

bayağıdır düşünüyordum bunu. çok uzun süredir ayakta işiyorum. işi bitirip gelip oturduktan sonra damlıyor bildiğin.

tahminimce; mesele idrar torbasını sıkıştırıp bütün idrarı dışarı atmakta. bu yüzden alaturkada işemek en sağlıklısı. klozet ise idare eder. çünkü bacak ve karın arasında sıkıştıramıyorsunuz torbayı. ayakta işeyince ise ancak kaslarınızla son damlaları atmaya çalışıyorsunuz o da olmuyor.

iyi mi salladım bilmiyorum ama tesbütüm budur.

ayakta işiyorum. kız gibi oturmanın anlamı yok. alt tarafı işiycez lan. prostat mrostat yalanlarını geçin.

umumi tuvaletler haricinde oturarak. çünkü sağa sola epey sıçrıyor.

Ayakta işerim.

Bende zaten kronik prostatit var, o açıdan "eyvah prostat olurum, eyvah enfeksiyon kaparım" olayı yok, oldu olacağı kadar zaten.

Dışarda ayakta evde oturarak. Ayakta istedi diye kimse kanser olmaz, geçelim onları.

Genelde oturuyorum ama sabahlari haric

ne oturması olm ya erkek adamsınız ayakta işiyim gitsin

Evdeysem oturarak, dışarıdaysam ayakta.

ayakta iserken sicriyor micriyor diyenlere hayret ettim. ne sıçraması kanki? fuze gibi gidiyor hedefe. icerde micerde de bişey kalmiyor. ayrica oturarak isemenin daha saglikli olduguna dair soylentilerin muslumanlarin basinin altindan ciktigini dusunuyorum. islamda ayakta isemek hos karsilanmaz.

not: daima ayakta spor.

eger tuvalet temizse oturarak degilse ayakta. ayakta isediginde mesane tam boşalmiyor, prostat riski dogurur.

tabiykisi ayakta çöğdürüyorum. bir takım müslüman oturarak şeyetmenin sünnet olduğunu düşünüyor ondan öyle şeyapıyor.

evde oturarak, dışarda ayakta

hayır oturarak işiyorum. alışkanlık.

Insanlari ayakta isetmemek dincilerin yalani. Ayakta isemek yanlis olsaydi pipimiz olmazdi. Tum erkek memelilerin milyonlarca yildir pipisi var.

@traveller

pipiniz ayakta işemek için değil, üremeyi kolaylaştırmak için var. ayakta işeme becerisi onun getirdiği bir avantaj.

ama bir hastane çalışanı olarak söyleyebilirim ki prostat...ustelik babası prostat bir evlat olarak diyebilirim ki yaşam kalitesini inanılmaz şekilde düşüren bir hastalık. değil uzun yola,
kısa yola bile cikamiyor. yolda olabilecek herhangi bir aksiligi (örneğin otobüste eve gelirken trafik sikisti) tolare edemiyor. misafirliğe gittiğinde sürekli tuvalete taşınıyor. içtiği sıvı miktarına dikkat ediyor. dolayısıyla özgüveni zedeleyen ve sosyal hayattan uzaklaştıran bir rahatsızlık.

@doxanikee
prostat=kanser demek degil. evet kimse ayakta işeyince kanser olmaz. ama prostat riski yükselir.

ev ortamı dışında ayakta. evde oturarak. ayaktayken illa sağa sola sıçrıyor. öteki türlü daha hijyenik. sağlık açısından faydalı diyen de var. kolpaysa bile bi zararını görmedim.

bu arada "erkek adamsınız, ayakta işeyin." diye telkin etmek nedir onu anlamadım. bunun üzerinden erkeklik mi ölçülür olm, erkekliğinizde mi yoksa zekada mı probleminiz var?

evet

Ayakta işemek prostat yapmaz.

Kaynak: www.ncbi.nlm.nih.gov

@hümanist: LUTS olanlar hariç demiş, bende o semptomlar var, gerçekten daha rahat.

Sorun erkeklik disilik konusu degil, sonuna kadar feministim ama bu ayakta isemeye karsi olma durumu bir tek Musluman ulkelerin tartisma konusu. Neden dinciler buna karsi anlamiyorum, masada yemek yemeye, catal kasik kullanmaya falan da karsilar gerci.

@Adramelekhh
LUTS için oturarak işemek daha iyi demiş, sağlıklı bireylerde ise ayakta işemek prostata sebep olmaz.

@hümanist: ben de onu dedim işte

adwcleaner ile tarayin. muhtemelen halledecektir: toolslib.net

ayrica tarayici eklentilerinizi kontrol edin, suphe uyandiran eklentileri kaldirin.

@hopeless teşekkürler. merak eden olur diye yazıyorum. 4-5 uygulama denedim ama adw anında temizledi.

ahengin elbette bilimsel ve estetiğe dayalı bir kuralı var.

resim yaparken diğer yerle uyumlu olsun diye x'in renginden y'ye de katılır. öte yandan tam tersi bir durum da mevcut. zıt renkler birbirini dengeler.

aynı zamanda grafik tasarım, moda, reklam vs gibi bölümler de bu konunun içerisinde.

mesela sanatçı kal mansur'un installation larındaki renk uyumu! www.google.de

ya da reklamcılık diyelim... yurtiçi kargo ve mng neden aynı renkleri kullanmış?
zıt renkler de aynı şekilde birbirini dengeler.

kısacası renk uyumunu kıyafetine daha iyi yansıtmak için etrafını seyret, dünyadakiler ne yapmış? sanatçılar, reklamcılar, tasarımcılar...

ayrıca paletton.com

Hepsi temelde renk kuramindan geciyor. Renk tekerlegini ogrenin.

Ya yakin renk sececeksin ya da zit renk
Renk cumbusune goz at

Kirmizi siyah
Yesil beyaz
Favorimdir

Şu anda renk paletine bakıp oradan ters renkleri falan öğrenmen zamanını alır eğer meslek olarak renk işi yapmıyorsan (colorist, stilist vb.)
Üstüne giyeceğin giysiyi kafanda hayal et yakıştığını düşünüyosan olmuş demektir ayrıca moda blogları ve model instagram hesapları da takip edebilirsin fikir vermesi açısından.

Bildiğim kadarıyla, aynı eğitim seviyesinde birden fazla tecil imkânı sağlanmıyor. Tezli yüksek lisans ardınan tecili uzatmak adına tezsiz yüksek lisansa niyetlenenler oluyordu da Ekşi Duyuru üzerinde çok kişi, tecil süresinin değişmeyeceğini söylemişti diye hatırlıyorum. Tarihte herhangi bir değişiklik olacağını sanmıyorum yani.

bir yl bitmeden diğerine kayıt yapıp eskisini sildirince tecil oluyor.

Ornegin diger kisiler de igrencse hayir :)

O kisilere sor bence rahatsiz olur musunuz diye sor cunku simitin kokusundan bile rahatsiz olanlar var.

Bu mevsimde kesin olursun, evet. Kışın oturduğum ofisin mutfağı vardı, küçük olduğundan iyi ısınıyordu, erken gelen arkadaşlar kahvaltıya yumurta getiriyor diye 2 arkadaş mutfakta kahvaltı etmeyi bıraktık. Öğlene kadar kokusu kalıyordu ve yemeyen için berbat kokuyordu çünkü.

Edersin.

evet rahatsız edersin.

manuel +1

Yemeyeni bırak bazen sabah evde yumurta yediğim halde ofisteki mutfaktan gelen yumurta kokusu beni bile rahatsız ediyor.

O protein illa alınacak diyorsan nezaketen bir sor diğer dört kişiye.

Biraz katı olacak şekilde kaynatıldıysa sorun yok bence.

Sabahları yumurtayı evde soy ofis dışında göm gitsin. Parkta bahçede.

yumurta kadar saçma bir yiyecek yok, patron olsam işten atarım o kadar nefret ediyorum yumurta kokusundan.

içimden küfür ederim o derece

sabah sabah yanımda kokulu kokulu yumurta yiyen adamı boğarım. boğmaktan rahatsız olmam.

bence yumurta, balik gibi kokulu seyler yenmez, galeta, elma, cekirdek gibi hatur hutur ses yapacak seyler de yenmez. bunun les gibi ter kokulu gelmekten farki yok. buyuk kiroluk. ama bu gozler hepsini gordu. dedim bende var bir ariza demek ki.

haşlayıp sıcakken yiyeceksen kokmaz. evden getirip ya da soğuduktan sonra yiyeceksen bok gibi kokar ortalık.

ıyyyyy iğrenç.
cevreye gitmesin diye ertesi gun ise gidecegim gunlerin aksaminda sogan, sarimsak yemiyorum. bu tip yemekleri cuma ve cumartesiye sakliyorum.

illa ofiste olacaksa çiğ yumurtayı shake yapıp iç.
muz, yulaf vs de koy içine, blenderdan geçir, ok.

Moral bozmak istemiyorum ama açlıktan ölürsünüz. Kişibaşı 5bin€ ile yaşamak bir yana, hukuk yüksek lisansı yapsan nasıl denklik alacaksın? Hiç iş deneyimi olmayan işletme mezunu nerede kariyerine başlayacak?

İkimizin de iş deneyimi var. Kız arkadaşım hepimizin bildiği büyük bir parakende zincir mağazasında 2 sene yöneticilik yaptı. Hukuk konusunda da her ülkenin kendine ait uygulamaları olduğunu biliyorum. Örneğim Amerika'da Türkiye'den hukuk diploması olanlar her baronun açtığı kendi sınavlarını verirlerse o şehrin barosuna kayıtlı avukat olarak çalışabiliyor. İngiltere'de ise consuler ve mediators olarak 2 farklı avukat var. Consuler'lar yargıç önüne çıkmadan danışmanlık hizmeti veriyor. TR diplomamla bu mesleği icra edebilirken yargıç karşısına çıkan mediator olabilmek içinse ingiltere'de bir lisans denkliği alıp (10bin€ civarında) eksik derslerimi tamamlamam gerekiyor.
Zaten amacımız doğrudan kariyer değil. Yüksek lisans sonrasında bu olanakların artacağının farkındayız. Bu süreçte her türlü işi yapmaya da razıyız. Eğer mümkünse kendi mesleklerimizi icra edebileceğimiz seçenekleri değerlendirmek istiyoruz zira İngiltere ve Amerika gelecek planlarımız içerisinde değil. Kıta avrupası düşünüyoruz.

Türkiyede iyi bir üniveristede mühendislik okuyup sonrasında kendi alanında amerikadaki en iyi okulda master yapan bir akrabam yurt dışında 3-4 sene süründü. Şimdi iyi durumda ama acayip zorlanmıştı. Yurt dışı dediğim yerde avustralya. Onun mesleğinde en iyi iş olanakları olan ülkeydi zamanında

İsveç ve mimarlık için konuşacak olursam, henüz master'ım bitmedi ve çalışmadım ancak gördüğüm okuduklarım kadarıyla, burada YÖK gibi bir kurum var oradan denklik alınabiliyor.
Başka ülkelerden master'a gelip de staj işlerine giren arkadaşlarım var, part time okulla yürümediğinden onu yapan yalnız birkaç kişi vardı. Ancak bunların hiçbirinden denkliğe dair bir şey yaptıklarını duymadım, zaten master yaptıkları için istenmemiş olabilir belki diye düşünüyorum.

Sizin bölümler için nasıldır bilmiyorum ancak İsveç için denklik veren kurum bu
Swedish Council for Higher Education www.uhr.se

İyi şanslar

Mühendis, mimar vs tamam da kıta avrupası'ndA almanca, Fransızca, Norveççe nasıl öğreneceksin de hukukçu olacaksın? İşletmeci keza.

Kusra bakmayın da saçmalıyorsunuz.

25 yaşlarından sonra akıcı danca öğrenirim diyen buyursun ben evini arabasını alayım. İmkansız.

4s kuralına göre ingilizceniz çok iyi düzeyde ise abd kanada Avustralya uk gidersiniz.

Onun haricinde velev ki kabul aldın isveç'te almanya'da 2 sene takılır sıfırı tüketir bi kamyon borçlanır sonrasında taksi şoförü olursunuz.

Dil önemli. Turist olarak gidince herkes ingilizce konuşur ama işe gelince ingilizce'yi ıraklı kebapçı dayı da biliyor.

okurken kendi işinizi nasıl yaparsınız bilemiyorum. o ülkenin yabancı dili lazım.

ayrıca almanya için konuşmam gerekirse; elinizdeki miktar bir kişinin bankada bloke ettireceği tutar.
evet yıl bazında okullar ucuz. yıllık 500-600 euro harç var ama bloke miktarı çok önemli.

kendi işinizi okuldan sonra yapın bence, en gerçekçisi bu.

diliniz iyiyse ingilizce nin olduğu ülkelerde şansınız daha çok olurdu ama bildiğim kadarıyla ingiltere ve abd de okullar çok pahalı.
irlanda kanada vs yi bilmiyorum.

"Yurtdışında garsonluk vs den ziyade okurken part time da olsa kendi mesleklerimizi icra edebilir miyiz?"

Hayır, edemezsiniz. Okurken size verilecek vize ile en fazla part time çalışma şansınız olur, o da ülkesine göre. Bazı yerlerde part time bile çalışamazsınız. Ancak yüksek lisansı bitirdikten sonra oradan bir işten kabul alırsanız çalışma izni çıkartabilirsimiz. Onun dışında yüksek lisans bitince ülkeye dönmek zorunda kalırsınız.

Daha önce duyuruda yurt dışında paspasçılık yapmaya razı bir avukat arkadaş vardı ona da açıklamaya çalıştım ama istediği cevaplar gelmeyince sinirlendi. Arkadaşlar bakın, yurt dışına yerleşebilmek için ya çok paranız olacak, ya da mesleğinizde çok çok iyi olacaksınız ki kendi vatandaşlarını değil, sizi işe alsınlar. Yerleşmeye çalıştığınız ülkenin dilini sular seller gibi konuşmayı saymıyorum bile.

Yunanistan, ispanya gibi ekonomik kriz yaşayan ülkelerden almanya, ingiltere ve isveç gibi ülkelere inanılmaz beyin göçü oldu son 3-4 senede, o gidenler dahi iş bulmakta çok zorlandı/zorlanıyor.

Yapılmaz değil, yapılır elbette ama bunun için her şeyden önce gerçekçi bir perspektife ihtiyacınız var. Örneğin "Yüksek lisans sonrasında bu olanakların artacağının farkındayız." gibi değil, yüksek lisans sonrası hiçbir olanak artmayacak, kimse size elinde tepsi ile iş sunmayacak. Yurt dışında yüksek lisans tamamlamış olmak sizin için büyük bir başarı olabilir ama tek başına bir yüksek lisans yapmış olmanız
orada kimsenin umurunda değil, bununla bir an önce yüzleşin. O dediğiniz miktar para ile zaten hiç mümkün değil, yüksek lisansa dahi kabul alamazsınız, eğer gösterebileceğiniz başka bir banka hesabı yoksa.

Şimdi arkadaşlar yazımda belirtmemişim ancak ben gsü'de eğitim almıştım daha önce bu sebeple fransızcam var, kız arkadaşım da bremen üni'de 1 sene erasmus yaptığı için almancası var. Ayrıca bahsettiğim miktar yanımızda götüreceğimiz para. Daha önce çok kez vize aldık vize için bankada ne kadar paramız olması gerektiği konusunda az buçuk fikrimiz var.
tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim.

Önce gayet eksik bilgiler ve "biz hiçbir şey bilmiyoruz" diye duyuru açıp ondan sonra orada yazılanlara göre size cevap verene insanlara "yalnız biz onu biliyoruz" diye cevap vermenin pek bir manası yok, teste tabi tutmuyoruz ne kadarını biliyorsunuz diye. Herkes bildiği kadarını paylaşmış işte, madem bu kadar biliyorsunuz gidin, orada ani bir aydınlanma yaşarsınız "Haaa bundan bahsediyorlarmış" diye. Te allahım ya.

2009 yilinda ayni sartlarda almanyaya geldim. o zaman ben bilgisayar muh. kiz arkadasim isletme mezunu. ekonomik olarak da cok farkli durumda degildik. bircok is yerine basvurduk, ekmek firini, posta dagiticiligi, kitapci vs. hicbirinden olumlu sonuc alamadik cunku hepsinde en azindan o alanda kalifikasyon istiyorlar. Okulda kutuphane, lab islerine felan basvurduk, o konuda da cok basvuru oluyor, o isler de olmadi. yazlari 4 ay turkiyede calistim para biriktirdim, para bitince okulu dondurdum turkiyede calisip para biriktirdim tekrar almanyaya dondum. okul baslayinca minimum giderle yasamaya calistik. iki kisi 300 euro gecinme, 350 euro kira giderimiz vardi. Bol bolda kredi kartlarina borclandik o surede. Son senemde is buldum ama almanya ogrenciye senede 90 gun calisma izni veriyor (part time olursa 180 gun). bunun haricinde calisilmiyor. is yerim benden memnundu ne kadar ugrassa da yabancilar dairesi calisma izni basvurumu reddetti, ogrencinin calismasi okulu birakma riskini doguruyor gerekcesi ile. o isimden aylik 1600 euro net aliyordum 4bucuk ay calisma ile tum senini masrafini az cok cikardim. staj yapanlar genelde 400-600 euro arasi aliyor ve bunun icin calisma izni gerekmiyor. bu da bir alternatif. okul ilan panolarinda staj is ilanlari oluyor. yani hersey ucu ucuna ileriliyor. Mezun olunca almaya 1 sene oturum izini veriyor, o surede is bulursan calisma izni veriyor. O surede de is buldum ve almanyada kaldim. simdi iyiki bu sureci yasamisim diyorum, cunku cok sey ogrendim bu surecten. bu emek sayesinde simdi iyi sartlarda yasiyoruz. zor bir surec, basariya da basarisizligi da goze almak lazim, kiz arkadasinla da zor bir surec birbirinize cok destek olmaniz lazim. master sirasinda benimle ayni durumda olan arkadaslarim da vardi, basaramayanlar da oldu, ama insana ogrendikleri yanina kar kaliyor. Bu karari alirken kendi hur isteginizle karar verin, insani en cok yoran sey gecmiste verdigi kararlardaki pismanlik. basarida mutlu olursun ama basarisizlikta en azindan kendi kararimi aldim ve yaptim demek rahatlatir insani. Sizin icin en buyuk zorluk calisma izni ve devlet prosedurleri olcak ogrencilik sirasinda, ama bu zorluklari bir kere asarsaniz cok rahatlarsiniz. denemeden de bilemezsiniz ne olacagini.

Valla ben bu falcı işlerine inanan biri değilim. Geçen sene çok zorlu bir dönemimde sırf bir daha görmeyeceğim biri belki 1-2 cümle ile rahatlarım diye duyup gittim. Meğerse Serkan hergün yokmuş. 2 gün varmış orda. Başkası olsun dedim, maksat zaten tanımadığın birine iç dökmek. O da ölümüne salladı ama öyle böyle değil. Dedikleri o kadar saçma ki. Velhasıl tavsiye etmem öyle fal mal yerlerini ama illa gitcem diyorsan da gününü öğren ;)

not al bence.
ayrıca geleceğe dair bir şey söyleyenler en azından daha dikkate değer.

geçmişte ne yaptığını sen de biliyosun zaten, insanı etkilemek için böyle yapanlara gülüyorum.

-şunu yapmışsın, bunu yapmışsın
-sana ne la biliyoz zaten

neyse içimi döktüm, sağ ol.

seni böyle kemik çerçeve gözlüklü, deri bileklikli, salaş filan görürse "sende sanata eğilim var, değerlendirmelisin", etekli elbiseli filan görürse (bankacı, plaza çalışanı olduğunu anlayıp) "depresyondasın, içini kemiren şeyler ve seni kıskananlar var" diyecek.

yahu bütün bankacılar depresyonda değil mi? gel ben sana serkan'ın yarı fiyatına bakayım.

Ben sormuştum izin vermemişti :') not alabiliyorsun ama

gülen ve malum şahıs, ikisi birden abd'nin türkiye üzerindeki planlarına hizmet eden bir ekibin parçası olabilir.
memleketin en güvenilen kurumu yok edildi mesela, kim yaptı, nasıl oldu?
demem o ki işe yaradığı sürece bitirmezler cemaati, aynı pkk gibi.

atacak kurşunları asla bitmez. akp'nin sözde kandırılan kadroları dağıldıktan sonra toplumun bir kısmı yine özüne, yani fetö'ye dönebilir.

belki yakın zamanda yine bir kalkışma ile darbe olur. kim bilir?

(bkz: duolingo)
ek: michel thomas +1

Bence Rosetta stone + Micheal Thomas

Marshall Major kullanıyorum. Bu kulaklık daha çok Rock müzik tarzına uygun yapıldığı için tiz biraz kısık kalabilir.

Dinlediğin cihazdan EQ ayarı ile bir miktar normalleştirebilirsin.

iPod shuffle kullanıyorum. Maalesef ses ayarı yok :)

nuriye gülmen->akademisyen
semih özakça->öğretmen
www.resmigazete.gov.tr
açlık grevi yanlış hatırlamıyorsam eylemin 120. günü gibi başladı.
eylem başladığından beri gözaltına alınıyorlardı zaten. darp belli olmasın diye muayene etmeyen doktor vs. ile ne kadar hukuka uygun, size kalmış.
terör örgütü üyeliği ve tutuklanmamaları durumunda adaletin işleyişine zarar verme ihtimali twitter.com
ölüm orucu ile kimden ne menfaat sağlıyorsunuz vb. saçmalıklarla dolu sorgu ne kadar mantıklıysa o kadar hukuki. kaldı ki zaten adli kontrol ile serbesttiler. gidip imza veriyorlardı her gün.
daha duruşma falan yok, dolayısıyla hükümlü değiller.
az biraz detay falan www.youtube.com

Hukuktan yoksun devletler yasaları daima kendine göre yontar. Adam öldürür; kılıfını bulur ve "hukuki" der.
O yüzden hukuk vs gibi terimlerle olaylara yaklaşmamak lazım.
Fetö dün dosttu ama bugün terörist oldu. İkisi de hukuki!!! Neden? Çünkü günün koşulları öyle gösterdi.

Bu olayı ise açıp öğrenmek en iyisi. Bilmem kaçıncı khk ile atılan biri öğretmen diğeri akademisyen sadece işe tekrar girebilmek için greve gitti. Ama 2. Gezi den korktukları için onları dhkpc li vs yaptılar ki toplumun gözünde masumiyetleri kaybolsun.
Oldu yavrum! Ağzımı açayım hemen terörist olayım! Ne kadar kolay lan!

önceden ülkücüler ve islamcılar öyle kafa tokuştururdu. şimdi evet daha yaygın.

genelde yanyan efendi tokuşturmuyorum. alın kısmına, kafasını eğip tepeye vuruyorum fln. sevmiyorum çünkü.

en son sedat peker'le kafa tokuşturduk. ki orada efendiydim :)

kadınım tokuşturmuyorum tabi
ama "konya ovası bozkurt yuvası" olduğundan bizim orada herkes tokuşturuyor.
bu sosyolojik olarak "AKP ile MHP tabanı aynı"ya denk geliyor.

Keçi olmadığım için tercih etmiyorum.

Herkes yapıyor herkes. Nefret ediyorum. Bazıları kafayı öyle eğiyor ki tepe noktası benim şakağıma doğru dokunup geri çekiliyor...
Sadece tokalaşıp bırakıyorum böyle yapanları.

no tenk yu.
çabalayanları başarıyla savuşturuyorum. bkz ilgili duyurum: eksiduyu.ru

Bana da çok saçma geliyor, ben kim olursa olsun el sıkışmayı daha doğru buluyorum. Yanaktan öpüyor gibi yapmak ve tokuşturmak saçma. Çok sevdiğim, özlediğim biriyse sarılırım zaten.

Siyasetle alakası yok onun. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi homoca algılanıyor. Ülkücü takılan adamlar bu tip bir duruma düşmemek için öyle yapıyorlar.

Çok eskiden ülkücülere özdeşleşme durumu vardı, en azından benim çevrede. Ama sonrada liseye giderken bayağı moda olmuştu, ideoloji falan gözetmeksizin herkes tokusturunca kafa uzatana yanak uzatılımıyor. Uydum ben de o dönem. 7-8 yıldır çok şükür uzağım o işlerden.

Bunu yapıp da aklıbaşında olan kimse görmedim ben hepsi çomar. Ha bu çomarlık ama her gördüğüyle yanak yanağa öpüşen adam da ayrı bir köylüdür benim için; tokalaş geç işte.

Aa ben onları hala ülkücü sanıyodum :O

Siz ne diyosunuz benim amcamlar benimle kafa tokuşturuyor. Hem de gayet ciddi olarak. Not: kadınım :)

Ben de bazen eşimle ya da yakın arkadaşlarımla geyiğine yapıyorum kimsenin olmadığı ortamlarda.

Kadın olduğum için haliyle yok ama nefret ediyorum bu hareketten.

boynuzlu değilim.

yapan birkaç kişi var çevremde. kafa atasım geliyor totoşlara :)

Ben de uyuzum​ bu duruma ama bizim ünide yaygın baya, en chplisinden solcusuna herkes oyle selamlasiyor niye bilmiyorum. Bence de tokalaşmak en iyisi ya da iste yanak ama maalesef tokusuyo kafa karsindaki o amacla gelince

ben de tuhaf bulur ve kaçınırım. tokalaşmak yeterli becne. ama bazı tipler baya baya toklaşırken tutup kendine doğru çekmeye çalışıyor. tabi bunun ikili iletişimde beden dilinde, otorite kurma v.s gibi bir karşılığı var elbette ama kafa tokuşturacak adamın niyeti bariz şekilde bu deği. senin kafa tokuşturmayacağını sezmiş, kafayı hafif öne doğru eğip, seni kafa tokuşturma mesafesine çekmeye çalışıyor inatla. allahtan öyle bir asılmayla gelecek ufak tefek bir tip değilim. ama o asılıp ben mukavemet gösterince sert bir tokalaşma oluyor haliyle.baya dışarıdan bakan için kurban pazarlığı yapıyormuşuz gibi bir hal alıyor durum.

bir de bunun tokalaşırken parmaklarıyla bileğimden kavrayan versiyonları var. adam elini o kadar ileri götürüyor ki tokalaşırken avuç içlerimiz değilde, ikimizinde elin bitip, bileğin başladığı noktalardan buluşuyor,tabi durumda parmaklar da baya kolumun ortasından bir yerden kavrıyor.

katı bir şekilde karşı değilim, ben tercih etmiyorum sadece o kadar. kültürel bir şey sonuçta, dünyanın her yerinde var böyle şeyler. yeni zellanda yerlileri maoriler de burun tokuşturur mesela. fakat böyle kültürün ötesine geçip siyasi bir gurubun, bir ideolojinin mensuplarının birbirini tanıma ritüeline dönüşmesini tehlikeli buluyorum. toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirir, grubu kendi içinde daha muhafazakar tutar. ister istemez biriyle selamlaşırken, farkında olmadan bu bizde-bu bizden değil ayrımı yaşanır bilinçaltınızda. bu selamlaşmalar yerine, daha birleştirici ve evrensel olan daha mantıklı geliyor.

çok açık ve net, sevmediğim ve fakat bir sebeple tokalaşmanın illa öpüşmeyle taçlandırılacağı durumlarda ben kafa tokuşturmayı tercih ediyorum. kadınım. ülkücü değilim.

tokuşturmuyorum.

fakat bir arkadaş temiz olduğu için tokuşturuyorum falan demiş. nasıl temiz yahu? temiz olan neresi? kafa mı temiz? bir kıl yumağı nasıl temiz olabilir? mümkün değil.

Karşı taraf öyle bi hamleyle gelince öpmezsen darılırım modunda yanağımı uzatmıyorum, aynı şekilde gel öpüjem de yapmıyorum. Açıyı kendime göre 45' den 15-20 'lere indirip tolere ediyorum.

sadece tokalaşmak iyidir. ama hamle yapanlara yapacak bir şey kalmıyor, kafaya yanak atmışlığım çok vardır. sonra da uyarırım genelde.

Ben siyasete girerim.

Los Angeles lakersi satin alip, yonetirdim.

Mala bağlarım +1.

eğer bir daha hiç çalışmama gerek kalmayacak kadar zenginsem, bir kaç arkadaşımı da bir tekne ile dünyayı gezerim. aslında bunu yapmak için çok acayip zengin olmaya gerek yok ama bir daha çalışmama gerek olmadığını bilerek böyle bir şey yapmak rüya gibi olur.

www.youtube.com

hiç vizyonunuz yok.

hayatınız geyik.

biraz gerçekçi olun. düşünün, hayal kurun.

İklimi yumuşak deniz kenarı bir yere büyük bir sanat köyü kurardım. Pek çok farklı yaştan sanatçı gelip çalışabilsin. Leipzeig de spineire gibi bir yerden bahsediyorum. Sineması olsun. Yemek alanı belki küçük bir tarım alanı bakkalı vs. İsteyen yemek de yapabilsin tabi. Orada bulunan sanatçıların hiçbir şekilde malzeme vs geçinme kaygısı olmazdı. İsteyene bir yıla kadar her şeyi karşılanmalı res. Sunardım. Ünlü sanatçıların konuşmalarına dışardan da katılım yapılabilinsin diye konferans alanı da olurdu. Kendi ilgilendiğim sanat alanıyla ilgili masterları çağırtıp ücretsiz ders verdirirdim. Belki görsel sanatlar ağırlıklı olabilir ama şairden müzisyene herkese açık bir yer. Tabi büyük bir kütüphane de lazım. Şimdi 200₺ oha diyip alamadığım öküz gibi pahalı sanat kitaplarından oluşan bir yer.
Daha ilerisi için de kendi koleksiyonumu sergileyebildiğim devasa bir müze, ciddi bir ekip oluştururdum. Ben olmasamda varlığını sürdürebilmesi için.
Aynı zamanda da arasıra seyahat ederdim tabi ilham ve yeni yerler tanımak için.
Günün hangi gün olduğunu ve saatin kaç olduğunu bilmem gerekmeyen bir mekan sürekli çalıştığım ve yolda belde trafikte yorulmadığım bir rutin.

hayal kurmam, aklıma eseni estiği anda yaparım

büyük para büyük sorun getirir düşmanların çoğalır ve kendini savunmak için paradan çok güce yönelmek zorunda olduğumu düşünürüm bu yüzden siyaset mantıklı.

onun dışında bir hayatta dünyayı turlamak olurdu.
bir çok kişi dan bilzerian a özenirdi heralde.

100 kişilik bir vigilante timi kurardım.
Ülkedeki okul ve hastane sayısını, toplam cami sayısına olabildiğince yaklaştırırdım.
0'dan doğayla ve çevreyle barışık onlarca şehir kurardım.
Streets of Monaco'yu ve Odeon Kulesi'nden bir penthouseu satın alırdım.
Bir süre sonra da kendimi dondurtup Dünya dışı akıllı bir yaşam formu veya beyin nakli keşfedilinceye kadar huzur içinde uyurdum.

Baldur arti 1.

Jack in yanindan izlerdim bi de.

dünyanın adaletsiz bir yer olduğu hissi çok yaygın bir görüştür. bazıalrına göre bir tanrıya inanma nedenimizdir. çoğu inançta tanrı da güçlü ve kadiri mutlaktır. ancak, adaletsizliklerin bu dünyada sona ermesini bekleyen ve tanrıya umut bağlayan aceleci ruh zamanla bu inancı sorgulaya da bilir.

işte "çok ama çok zengin" miktarında servetim olsa okşanan egomun da etkisiyle tanrısal kudretten bir cüze göz diker kendi adaletimi tesis etmeye çalışırdım. yani bir tür yasadışı suç imparatorluğu. güce hükmedip adalet getirmekten başka hiçbir şeyin benliğimizdeki temel arzuyu teskin edeceğini sanmıyorum.

Yoksulluk ve cehalet kelimelerini rafa kaldırırdım.

Bugün metrobuste bir çocuk mendil satmaya geldi yanıma, maksimum 10 yaşında. Sarışın, temiz yüzlü, nasıl güzeldi anlatamam. Ben de o esnada telefonda konuşuyordum, söylediklerini duyamadım. Mendil de almadım (böyle satış yapan çocuklardan bir şey almıyorum genelde. Onları korumak için), cocugun yüz ifadesi içime işledi resmen. Öyle diğer çocuklar gibi yapışan bir şey de değildi. Metrobusten indim, diğer metrobuse geçecekken geri döndüm. O kalabalıkta çocuğu arayıp buldum. Para verdim, bir de çantamdaki çikolata, kuruyemis gibi abur cuburlari. Tam döndüm diğer metrobuse biniyordum ki çocuk arkamdan bağırdı 'abla ben yalan söylemedim. Babam sahiden yok, annem gerçekten bana ve kardeşime zor bakıyor. Sağol, çok sagol' dedi. Demek bunları söylemiş bana.

Yol boyunca ağlamamak için kendimi zor tuttum. Belki yalan söyledi belki söylemedi ama o hali tavrı benim içime çok işledi.

Erkek arkadaşıma anlattım eve gelince. 'Dünyada hatta Türkiye'de o kadar zengin var. Başka bir aileye doğsa çocuğun hayatı belki de çok farklı olurdu. Ne kadar adaletsiz bu dunya' diye konuştuk.


Velhasıl ben çok zengin olsam önce çocukların eğitimi ve sağlıklı büyümesi için bütçe ayirirdim. İşe de kendi ülkemden başlardım. Gidebildiğim kadar aileye giderdim. Sonra da bir dünya turu hiç fena olmazdı.

Paranin irmak gibi aktigini, bitmek tukenmek bilmedigini varsayarak yaziyyorum:

Bak ciddi soyluyorum, yeryuzunden aclik denen seyi silmeye calisrtdim. En azindan su an icin boyle dusunuyorum, o kadar zengin olsam bu fikirden vazgecer miydim bilmiyorum, denemek lazim:) Aclik denen seyi yok etmek amaci guderdim.. Yani sadece kendi parami aclara harcayarak degil, insanlarin ac kalmayacagi bir duzen kurmak icin harcardim parami. Obur turlu ben oldukten sonra derhal eski haline doner. Bu duzeni kurmak icin bir komun olustururdum belki kafasi calisan insanlardan. En azindan benim kafam calisiyor, fena degil. Bu duzeni para gucuyle, zorbalikla kurmaya calisirdim. Arada bazi canlarin yanmasina da goz yumardim, rasyonel olmak lazim mesele aclik cunku.

Onun disinda;
Tank koleksiyonu yapardim. Yeni-eski farkeksizin alabildigim kadar tank alirdim. Ucak koleksiyonu da yapardim. Bulabildigim ww2 zirhli araclarini vee ucaklarini satin alir bakimini yaptirir koleksiyonunu yapardim.

Ara sira araziye cikip tankla otomobil ezerdim.

Uzay seyahati yapardim, yorungeye girip donerdim.

Cocuklara, yetiskinlere, ogrencilere, herkese ucretsiz bilim ogretecek vakiflar kurardim. Imkanim varsa paranin gucuyle bunu dayatirdim insanlara. En azindan medya pompalamasi falan, saglam bir PR calismasiyla zorlardim.

Dunya'nin cesitli yerlerinde dev gece klubleri acardim, en kral ses sistemlerini kurardim.

Kari-kiz ile alem yapardim Bilzerian gibi. Valla yapardim hic uslu cocuk numarasi yapamam simdi, durust olalim:)

Agir silah koleksyonu yapardim. Agir silah ama. Ve bunlari kullanirdim cansiz varliklar uzerinde kullanmak sartiyla.

Uyusturucu kartellerini yok etmek icin devletlere finansman saglar, bunun ticaretinin devletler tekelinde yapilmasini saglardim imkanim varsa. Uyusturucu var, ama uyusturucuyla zengin olan insanlar yok, baronlar bilmemneler.. (Paranin gucuyle her turlu lobicik faaliyetleri ve baski gruplari araciliyigla her yere nufuz edip hukmedebildigimizi varsayiyoruz:)

Spor endustrisini de devletler tekeline verelim bari. Hic fena olmaz.

Her bi sektore girip sermaye gucuyle fiyatlari allak bullak edip kalitesiz uretim yapan isletmeleri saf disi birakip belli bir kalite seviyesinin altina dusulemeyecek yepyeni bir arz-talep dengesi kurardim. Ozellikle gida sektoru icin. Ozellikle gida sektorunde 2. 3. kalite uretimi ortadan kaldirirdim. Birinci kalite uretim, ona gore yeni fiyat politkalari ve bu sinirlar icersinde bir rekabet ortami ve yepyeni bir arz-talep dengesi.

Teknolojiye gomerdim yatirimi. Teknoloji allah teknoloji. Teknoloji oglu teknoloji. Durmak yok, ilerletebildigimiz kadar ilerletiyoruz teknolojiyi.

Dunyanin cesitli yerlerinde ev ada falan alip surekli farkli yerde yasardim. 2 ay bir yerde, 3 ay bir yerde, 5 ay baska yerde falan.

Hayal kurarken kolay.

İşlek bir caddede büfe açardım. Genelde kapalı olurdu.

Hiç acımadan awvfilimle, eşimlw, arkadaşlarımla dünya turuu yapardım.

Millet ülkeyi kurtarmış, valla demek ki benim hiç herkesin birden kurtulması gerektiğine inancım yok. Sadece iyi sanatçılar gerek demişim. Ne yurt ne dünya açlığı ne de fakirlik aklıma geldi. :)

www.farmsanctuary.org
Bu tarz bir yer kurar, yakınında kendime ev yaptırır, hayatımı tezek temizleyerek geçirirdim.
Hiç kimse veya kuruluşa nakdi bağış yapmazdım. Gıda, ilaç vb. yardımlarda bulunurdum.

ev alırım.

Bence temel iyi bir kursta alınmalı.

Like i Love you

cry me a river

I'm loving it

evet mcdonald's şarkısı olan

www.youtube.com

@it oynamis yonca masarasi'nın dediğiydi.

teşekkürler herkese.

Başkasının mülkünü sana söylemezler.
Tapuda çalışan yakınım istediği kişiye bakarken bile çok rahat bakamıyor.

Teoride herkese açık tapu sicili. Menfaat olduğuna ikna ederseniz göstermeleri gerekiyor.

tapu sicili ilgililere açıktır. herkese açık değildir.

cahil insan iyi olamaz bence. cahillik bir zehir gibidir. zamanı geldiğinde karşındakini öldürür.

başlıği ve içeriğini aynı bağlamda düşününce benim için eder. normalde bilgili insanlara hayranlık duyarım, onlarla sohbet etmek için bile her şeyi yaparım ama alanında süper bilgi birikimi olan bir insanın kötü olmasını, kötü bir karaktere sahip olmasını kabul etmekte zorlanırım.

Uzun zaman eder dedim ama kişisel deneyimlerin sonucunda etmediğini gördüm. Günün sonunda cahil bir şekilde zarar veriyor.

Etmez.

iyi olmak cahilliği tolere etmez.

ama cahillik insanın içindeki iyiliği dejenere edebilir.

zira iyi niyetle yapılmış kötülüklerin hepsinin temeli aynı.

Hangi iyilikten bahsettiğimize bağlı. Bana göre iyilik tanımlarından biri zannetmeyi/sanmayı alışkanlık halinden çıkarmaktır mesela. İnsanları veya olayları samimiyetle öğrenmeye çalışmak bir iyiliktir. Bu da cehaletle savaşacak bir şey olduğu için bu yöndeki iyilik cehaleti zamanla örtecek ve eğitimsizliği azaltacaktır.

Kültürlü bilgili olmak da kötülüğü tolere ediyor sanırım. Bu ne övgü böyle, kimse sanırım cahil olduğunu düşünmüyor. Kabul edilebilirlik nedir? Çocuğunuz kitap okumasa serserilik yapsa, bağımlı olsa evden mi atacaksınız. Kültürlü Suriyeli dilenci bulsanız doktor falan eve mi alacaksınız? Okunan kaç kitap sizi kültürlü yaptı da milleti kabullenme lüksü verdi?

bence burada cahilliğin ne olduğunun ve olmadığının tanımını da yapmak lazım. hepimiz cahil olmadığımızdan o kadar eminiz ki - cahil olanın da başkaları olduğundan - tartıştığımız konu bunun dışındaki şeyler oluyor.

elma ile armut kiyaslanmaz. bir insan cahil olup iyi ya da kötü olabileceği gibi bir insan kulturlu/zeki/bilgili olup da iyi ya da kötü olabilir.


ikisini ayni paydada kiyaslasaydik dolandırıcılara da saygi duymak gerekirdi.

ayrica cahillik kötü degildir. onemli olan insanın o konuda cahil oldugunu kabul edip ogrenmeye girismesi ogrenmek ustemesidr. korkulmasi gereken cehalettir.hicbir sey bilmedigini kabul etmeyenler yanlisi dogruymus gibi kabul edenlerden korkun kacun.

youtube'da çöpçüler işsiz kalmasın diye çöpleri kaldırımlara atan iyilik timsali cahil amca geldi aklıma

eğer bu cahil ananız babanız abiniz vs ise hayatınıza bile eder, sonuçta ağaç yaşken eğilir

@hasmetizm alınmaya gerek yok. senin yıllarca okuduğun ve hatta masterını doktorasını tr dışında yaptığın alanlara dair zerre bilgisi olmayan ve hatta normal bir eğitim bile almamış birisi "gardaş bu işi yapanlar zaten aç galıyo, görüyoz yani, nabacan sen bunu" gibi yorum yaptığında ona cahil diyebilmek senin en doğal hakkındır.

bu ne kibirdir, ne de üstünlük göstergesidir. sadece yalın bir tespittir.
seninle tartışırken "sen hiçbişey öğrenememişin olm" gibi laflar ancak cahil insanlar tarafından söylenir.
ve ben bu sikimsonik kendine güven duygusunu türkiye'de yaşayanlardan başka bi arap toplumlarında gördüm başka da görmedim. nereden geliyor bu koduğumun cahil özgüveni hayret ediyorum.

"cahillik kime göre neye göre" cileri pek ciddiye almayacağım, kusura bakmasınlar.

@a man alone, kafanda bir kavram var önce bunu ortaya açmadan, bir tespitte bulunuyorsun, insanlar da kendi kafalarındaki kavrama göre cevap veriyorlar, seninkiyle örtüşmediği zaman neye göre kime görecileri ciddiye almıyorum diyorsun

mesela hasmetizm 2046' ya verdiğin cevapta az çok kafandaki tanımı belli etmişsin, bunu başta belirtseydin ona göre cevaplar alabilirdin

cahillik kader değil.

Ciddiye almıyormuşsun ama hasmetizm + 1'e yakın.

Yani "Kültürlülük kötülüğü tolere etmiyor" kısmı değil de, "Neye göre karar verdik cahilliğe ve iyiliğe" kısmı. Belki cahil diyebileceğiniz profesör dolu ortalık. Bir de son 40-50 yılda yozlaşmış olabilir ama asla yanımdan eksik etmeyeceğim, ne atasözleri üretmiş, kaç bin yıllık Anadolu birikimi var. Ben hayatı ilkokul mezunu nenem kadar bilmem mesela.

@aychovsky bahsettiğim cehaletin altında sadece eğitimsizlik vardır demiyorum, diyemem de. Ama eğer ki böyle durumdaysan karşı taraf kimdir, nedir onu dikkate alırsın.
Diploma almayı cehaletle karşılaştırmıyorum.
Ama senin nenen gibi insanlar kültürlerinden gelen birikim sayesinde önce karşısındaki insanı tartar, ölçer ve ona nasıl davranılması gerekeceğini tespit eder.
Hayatının bir döneminde eğitim alamamış insanların pek azı böyle sağduyulu ve yılların verdiği deneyime sahip.
Anadolu coğrafyasında böyle insanlar çokça mevcut. Mesela "Köylü Ekrem" diye biri vardı. Bir ara videosu vardı, hala da vardır. O adamı yüzlerce Prof. A değişmem. Ama bu tarz insanlar istisna.
Bundan dolayı konuyu diplomalı ve diplomasız üzerinden tartışmak çok sığ ve gereksiz olurdu.
@hasmet e yazdığım mesajdaki sözleri şu an Türkiye'de birçok üniversite hocası da söylüyor eminim.

nadir.

çok iyi bir arkadaşım var, inanılmaz cahil ve koyu akp'li. buna rağmen uzaklaşmadım. siyasete girmeden arkadaşlığımıza devam ettim ama genelleme yaparsak tolere etmez.

biraz zorlayabilir deneyimin yoksa ama after effects ile deneyebilirsin.

Fotoğraf çekerekde yapabilirsin makina sabit biyerde olacak seri cekecen perde haraket edicek fln sonra koy première

Video ile after effectsde time freeze ve mask kullanilarak basitce yapilabilecek birsey.

bahsettiğin şeyin adı cinemagraph

lumia telefonlar için cinemagraph diye bir uygulama vardı.
onun ios veya android versiyonunu bulursan yaparsın.

yanıtlar için teşekkürler ama bu yöntemler sanırım video temelli.

ben ise fotoğraf kaynaklı yapmak istiyorum. yani fotoğrafta bir noktayı hareket ettirmek istiyorum.

bu nasıl olur sizce?

belli bir noktayı ne şekilde haraket ettireceğine bağlı rotoscape kullanrak aynı iki görüntüden birini kesip diğerinin hareketli görünümünü alabilirsin. muhtemelen gösterdiğin videolarda da bu yapılıyor. bir video çeklip roto edilerek sabit görüntü alınıp freeze ediliyor geri kalan hareketli bölgeler oynamaya devam ediyor.

Değil.
Her dönemin adamı. Son 10 yıldır da Kemalizmi kullanarak Atatürkçüleri peşine takmaya çalışıyor, kısmen takipçisi var ama aklıbaşında insan takılmaz.

etkili değil diyenleri sallama. türkiyenin siyasetini yönlendiren adam şu anda.

deranzo +1.

yukarıdakileri bence de sallama. şu entry'i okumanı öneririm.


doğu perinçek: eksisozluk.com @sozluk

isminin fanları az olsa da bulunduğu kesimin fanlarının sayısı hayli çok diye düşünüyorum.

bende severim aydın bir insan

tayyibin danisman tayfasinin dogu perincek taraftarlarinca olustugu soyleniyor. derin devletin basi ya da basindaki kisilerden biri diye aniliyor son zamanlarda. dikkatinizi cektiyse, perincek ne derse desin hukumet ona dokunmuyor.

Pkk eylemlerinin doruğundayken apoyla "röportaj" yapışını, akp iktidarının doruğundayken ise kemalist takılmasını "taymingi kötü" diye yorumlamıştı eski sipli, kürt bir abimiz :)
Perinçek enteresan. Takipçileri daha enteresan. Niğdede diğer partiler gavur partisi diye propaganda yapar, bizim niğdeli arkadaş da barajı aştık, meclis muhalefet görecek diye istanbuldan gaza gelirdi, sene 2002 falan..

çevrenizde benim gibi oyunun rengini değiştiren var mı?
-HAYIR yok.

ne düşünürsünüz böyle insanlar hakkında?
-Kötü şeyler düşünürüm.

Edit: İlk duyurun güzelmiş trol kardeş <3

bana da geldi o mektuptan ama ironi yaptığınızı düşünüyorum. atatürk'ün işaret ettiği tüm medeniyetleri yıkıyorlar çünkü, o cümlenin hiçbir mantığı yok o yüzden.

vay be! derim. yani evrim hep ileri doğru işlemiştir bugüne kadar. kitaplardan böyle okuduk en azından. geriye doğru bir evrime tanık olduğum için sevinirim.

Bu nasıl bir bakış açısıdır? Oyun hamuru mu senin beynin? Bir duruşun yok sanıyorum, eveti attıktan sonra çıkarken padişahım çok yaşa demeyi unutmayınız.

bir bildiride sadece atatürk'ün adını görmekle oy değiştirenler hakkında pek iyi şeyler düşünmezdim açıkçası. gerçi bu diğer önemli şahsiyetler için de geçerli. orada ne yazdığı değil ne ifade ettiği daha mühim. sizce atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine bu sistemle çıkabilecek miyiz? yoksa tam tersi mi olacak?

adam ironi kasıyor, cevap verenlerde ciddi yazdığını düşünüyor. türkiye'de espri kavramının gelişmeme sebebi işte bu.

'gazi mustafa kemal atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefi için bana 5 bin lira vermen gerekiyor. Evet der misin? :)

@ blue eyes white dragon evet ironi kasabilir. Peki Türkiye'de espri kavramını geliştirmek için bu duyuruya ne gibi cevap verilmeliydi.

Mesela ahahhaa evet doğru karar vermişsin yanındayız sanrım mı?
Böyle bir cevap kesinlikle Türkiye'yi üst seviyelere çıkarabilirdi değil mi?

Tekrar cevap "Kötü şeyler düşünürdüm, düşünüyorum"

adam chp'nin söylemiyle evet diyorum dediyse ironi olarak sen de çıkar akp ya da ak parti ne diyorsan onu söylersin ben de bu sebepten ötürü hayır diyorum dersin ironi olur.

ilk kılıçdaroğlu mu dedi yoksa burada birisi başlık mı açtı bilmiyorum ama biinali yıldırım'ın başbakanlığı kaybetmemesi için hayır diyorum dersen mesela çok ironik olur.

Oyunun rengi önemli tabi, bi yarıda ak renkli evet dururken diğer taraftaki bok renkli hayıra mı basıcan?

tek ihtiyacımız olan ironiydi zaten. her trolle saygı mı duyacağız uyduruk ironi yaptı diye.
cevap 1 yok
cevap 2 tiskiniyoruz

@hasmetizm 2046 saygı duymak bence çok saçma bir tabir, saygı beklemem o yüzden ama uyduruk demene takıldım. eleştiriye kapalı biriyim belki o sebeptendir.

@supermatik burası düşülecek bir yer mi? anlamadım.

bugün elime bizzat başbakan tarafından imzalanmış bir mektup ulaştı, kendimi değerli hissettim ve ülkeme faydalı bir insan olmaya karar verdim. sorun nerede?

avrupa hayir diyor muhabbeti yuzunden oyunu evete donderen insanlar taniyorum. bunun yaninda akpli ve hayir demesine sasirdigim arkadaslarim da var. kimseden siyasi gorusu yuzunden tiksinmem. bisey dusunmuyorum onlar hakkinda, senin benim gibi insanlar.

bize aşırı özenli bir torba içindeki kutunun içindeki paketle??? çay geldi. hayır diyeceğimi anladılar zehirleyecekler herhalde diye çöpe attım.

eksik yazmışım, çevremde fikrini değiştiren olursa ilişkimi keserim olur biter nedir yani.

eskiden "saygı duyulmalı" falan derdim, şimdi geldiğimiz şu süreçte artık bal gibi kötü şeyler düşünüyorum ve düşünürüm.

yarın aramızdan birileri verdiği oyun ne olduğunu söylemeye utanacak.
durum o kadar vahim.
ülke olarak bunu kavradığımızdan da emin olamıyorum pek.
aslında bir yandan kavradık gibi geliyor, çünkü hakikaten hayır önde.
ama diğer yandan, buna güvenemiyorum.

ben de hayır diyeceğim ve evet çıkacak diye düşünüyorum.
hayır çıkma ihtimali varsa referanduma gidilmez zaten.

ayrıca bu referandumda kampanyaların çok büyük kitleleri etkilediğini de sanmıyorum.
ancak kararsızlar kitlesini belki bir yere iter.
onun dışında, herkesin oyu belli zaten.

tek umudum, insanların kabine girdiklerinde vicdanlarıyla baş başa kalmaları.

o cümle beni de etkiledi şu an, ellerim titreyerek yazıyorum bu cevabı, benden de bir evet.

evet %60 ı koyup geçecek hayırlı olsun..tırıvırı yapmayalım..

çok etkilendim. ama ben kararımı dün şu açıklamadan sonra evet olarak değiştirmiştim zaten.

twitter.com

ben çok etkileniyorum böyle şeylerden. hele o anons yapan otobüsler yok mu onlara hayranım. kim daha yüksek sesli yayın yapıyorsa direk ona basıyorum mührü.

siyahla beyaz arasında kararsız kalanlara itibar etmiyorum. yani kararsızların bir şeyine güvenmiyorum.

her şey bu kadar keskinken, taraflar bu kadar ayrışmışken hala bir çizgisi olmayan bu tip insanlardan her şey beklenir.

edebiyatta yok muyuz? şiir, roman alanında falan?

Cunku paramiz yok Anadolu insani sanat dusunemiyor. Heykel ve resim zaten gunah. Edebiyatta da buyuk sansur var. Yeni bir olay da degil bu.

moda ve insan sureti yapmak, heykelcilik vs. dinen hoş görülmeyen kavram ve uygulamalardır. dinen giyimde kapanma (tesettür) esastır. bunun disinda bir giyim sekil ve tarzina izin yoktur. dinen insan her zaman baska din ve inanislardan farkli giyinmek zorundadir. saç, sakal trasi da onlardan farkli olmak zorunda. biz baslatmis sayilmasakta onlara göre dogu/ortadogu tarzıni/yasami oryantalizm olarak adlandiriliyor. yine de bunun yaninda cesitli süsleme, tezhip, hat ve mimari konularinda müslüman sanatcilarin ayri bir yeri vardir.

Allah belamızı vermiş çünkü lanet bir coğrafyanın ürünü olarak doğduk neyse cok doluyum burayı gördüm yazayım dedim saygılar

Cumhuriyet tarihi mimarisinde Wikipedia sayfasında bazı akımlar var, birinci ulusal mimarlık akımı falan gibi. Bunlar biraz yenilikçi olmakla beraber Osmanlı ve Selçuklu mimarisinden etkilenmiş. 50'lerden sonra liberal politikalarla beraber gelen yozlaşma, şehirlerin görünüşünü de zevksizleştirmiş. Orantısız iç göçler, plansız yerleşim derken iğrenç iğrenç şehirler oluşmuş. Yoksa belli tarzlar üretilmiş zamanında.

Tamamen yok diyemeyiz. Çini ve ebru sanatı var görsel olarak. Kökenleri çok eskiye dayanıyor. Mimar Sinan'ın da kendine göre bir tarzı vardı. Divan edebiyatı da başarılı bir sanat. İtalya'yla kim karşılaştırılsa zaten geride kalır. Bu topraklardaki insanların böyle şeyler düşünmek için pek fırsatları olmadı. Bir ülkede ekonomik anlamda refah varsa insanlar sanat düşünebilir. Antik Yunanistan ekonomik olarak gelişmişti. Deniz ticareti vardı. Bolluk olunca kafalar çalışıyor tabii.

osmanlı'da resim sanatına dönem dönem bazı padişahlar sıcak baktı. son dönemde ise Paris'e gidip eğitim alan sanatçılar oldu.
mesela 1933'te D Grubu kuruldu. ondan önce de osmanlı ressamlar cemiyeti falan vardı.

Ama plastik sanatlarda ilk zamanlardan beri batı örnek alındığı için kendine has bir dil oluşturulamadı. bu sonucun birçok sebebi var elbette.

Osmanlı dan günümüze sanat vs gibi aratıp kaynaklara ulaşabilirsin.

Çünkü bizde sanata destek verilmiyor.

Hem, sanat para yiyen bir alan. Para da kazandırmıyor zaten. Niye boşuna paramız gitsin?

!!!

anmeldung bir şey yapmak için atılan ilk adımlardan birisi. örneğin o olmadan bir dil kursuna bile kayıt olamıyorsun.

ben 3 ay anmeldungsuz yaşadım mecburiyetten. ve sağlam bir cezasının olduğunu duymuştum. fakat adres bulup kayıt yaptırmaya gittiğimde bir sorun olmadı.

bana kalırsa berlin gibi bir yerde bir akraba-arkadaş vs bul ve onlarının evine kayıt yaptır. sonra o oda da kalmaya devam edersin zaten.

Anmeldung yaptirman lazim, anmeldung her seyin anahtari :/

A man alone +1

O odada kalmak istiyorsan bi tanidik/arkadas vb birine rica et, onun evinde angemeldet olarak gozuk.

Kadin muhtemelen odada kiraci, baskasina kiraya (sana yani) vereceginden ev sahibiyle papaz olur. Demek ki sozlesmesinde de yasak untermiete.

tüm balık burçları birleşelim! doğum gününüz kutlu olsun.
www.youtube.com

benim tavsiye edecek bir şeyim yok ama doğum günün kutlu olsun, yihuu \o/

eğlenceli ve bende anısı olan güzel bir parça, iyi dinlemeler: www.youtube.com

ben de 23 oluyorum.

:/

bjr- bir buçuk saate dogucam :D

nice yıllara :)

www.youtube.com

iyi ki doğmuşuz sesobjesi <3

Doğum günün çok kocaman kutlu olsun! sesobjesi, seninki de kocaman kocaman kutlu olsun!

Çok anlamlı falan değil, karşıma ilk çıkan ve sevdiğim bir şarkı bu olduğu için bunu paylaşmak istedim. Daha anlamlı bir şey gelirse sonra eklerim.
www.youtube.com
Edit: Doğum günü için anlamlı geldi şimdi. Bu kalsın.

www.youtube.com

mutlu yaşlar :) güzel bir yıl dilerim :))

23 koca kadın mı oluyor yav ben hala kendime çocuk diye hitap ediyorum. dogum gunu en sevdiğin yemeği yemek için vardır afiyet olsun.

Mutlu yıllar.

mutlu seneler

mutlu yıllar
www.youtube.com

doğum günün kutlu olsun.

yaşamın, sonunda şu şarkıyı söyleyebileceğin gelişmelerle dolu olsun: www.youtube.com

mutlu yıllar.

www.youtube.com

merhaba, benimde 13 marttı; yaşlandık şaka maka..

duygusal olarak fazla anlama yükleme bu güne üzülmeni istemem sonra ;) hayat güzel ve eğlenceli, doğum günün kutlu olsun..

www.youtube.com

Hipp hipp hurraaaa !!! (Norveç tarzı kutlama efekti)
Nice mutlu yıllaraaaa

youtu.be

o zaman doğum günün kutlu olsun :)

Viskiyi yarıladın mı?
Bence yok. En iyi erkek sanatçı Teoman.

sana katılıyorum

Var. Ben sıkıldım. Sözler boqum gibi ekseriya.

yarıladım.

@kargn:

istasyon insanları
yarından bana ne (her cümlesinde kendimi buluyorum)
sessiz eller
ne ekmek ne de su
surpriz


ve daha bir sürü şarkısı acayip bir anlam derinliğine sahip.

itiraf etmem gerekirse ben de zamanında teoman'a ve şarkılarına ergen müziği diye burun kıvırırdım fakat bazı sözleri için belirli bir deneyime ihtiyaç var diye düşünüyorum, en iyisi diyemem fakat kendine ait hem vokal hem sözyazarlığı var.

Teoman iyidir, hatta dalında üstattır diyebilirim. Teoman'ın kalemi olarak Bülent Ortaçgil'i de çok severim, nedense her dinlediğimde sanki Teoman dinliyormuş gibi hissediyorum.

Sozler guzel ama sesini cok begenmiyorum. Cok kasinti bir tarzi var amerikan aksaniyla turkce sarki soylemeye calisiyor

Teoman iyi miymiş? Şarkı yap, azıcık cinsellik, azıcık ağlaklık kat, al sana Teoman.

teoman bayağı iyi bir yerli şarkıcı ama yine de "en iyi" ile arasında bayağı bir mesafe var bence...

en iyi kim size göre?

yillar önce gazetecinin birisini kameralar önünde darp ettiginden beri sevmem.

@prince legolas valla yekten en iyi diye sorunce bilemedim ama teoman olmadığı kesin, özdemir erdoğan'dan girip sertap erener'den çıkarım herhalde hem söz hem müzik açısından teomandan daha iyi olduğunu düşündüklerimden :)

@1adam şiddeti lanetliyoruz. gazeteci diye geçinen magazin muhabirlerinin adamı düşürüp programa malzeme çıkarmak için arkadan çekmesini de lanetliyoruz.

vallahi bence yavuz çetin de teoman'ı beğeniyorsa buradakilerin yorumlarını dikkate alma.

www.youtube.com

bir şeyden anlamayıp, insanların hangi koşullarda bugünlere geldiğini bilmeden "ay bokum" gibi yorumlar yazanları salla zaten. yavuz çetin'in ağzından teoman kelimesini duyduktan sonra fikirleri hemen değişir. bilgisiz olunca böyle kararsız olunuyor.

evet teoman elbette iyi ama "en iyisi" diye bir şey yok.

var. cem karaca.

Bence tumvzamanlarin rn iyi yerli şarkıcısı baris manco.

Niye bir en iyi seçmek zorundayız?
Pffff. Otizm.

Niye seçmek zorundayız?
Pffff. Kapitalizm.

Bence de yok.

Teoman sadece ses sanatçısı değil, 21.yy şairi de aynı zamanda bence.

Ayrıca duruşu yaşam biçimi hayata bakışıyla tam bir zamane filozofu.

Koca bir neslin ıslak rüyası, idolu.

Kama sutra ile halletmiştim bu şeyleri. Cinsel ilişki süresini hesaplarım partnere göre.

normal

karşı tarafın yüzü görünüyorsa, bir ihtimal...

Saydığın şeylerin hepsi sebep. Kişiden kişiye değişiyor.
Yani sorun değil,

hatta iyi bir şey
sureyi uzun tutar

hesabını bilmiyorsam zenginim demektir.

Para hesaplarını yapmadığım zaman zenginim derim.
Ne yazık ki basond+1

yillik elime calismadan 500-600 milyon dolar gecse yeterdi :)

ben sayı vereyim.

350.000 tl civarı yeter diyebilirdim. zor değil.

Yılda 300-400 bin kazanan kişi zengindir.

300.000 tl

parayı düşünmeden istediğini yapabilmektir bence. rahatlık olacak diye özel uçak almak mesela zenginliktir. bu para ile olan zenginlik.

zenginliğin başka bir göstergesi nüfuzdur. mesela bizde bir öğrenci vardı, elemanın 3 ayda bir 3-5 günlüğüne gittiği bir şehirdeki otel premium bir oda tutulmak istendiği zaman buna mail atıyordu, acaba şu tarihler arasında gelecek misiniz, odayı başkasına vermeyelim isterseniz diye. aynı elemanın dededen kalma şatosu var. derdi olduğunda tek telefonla çözebiliyor. bu zenginliğin başka türü. adam belki 10 milyonluk adam, çok zengin değil ama istediği zaman istediğini yapabiliyor.

orhan pamuk, eski istanbul sosyetesinde zenginlik denince kast edilen şeyin "hayatı boyunca çalışmasa da geçinebilecek kadar paraya ya da mülke sahip olmak" olduğunu anlatır, otobiyografisinde. yazar olmaya karar vermeden önce kendine bile çaktırmadan kendi durumunu da yoklamış, bir yazar olarak başarısız olsa bile ömrü boyunca parasız kalmayacağını mühendis kafasıyla hesaplamış, falan filan...

belki böyle anlaşılabilir.

Kisiden kisiye degismekle birlikte ABD'de yapilan bir arastirmaya gore aylik 25bin USD sinir sayiliyor.

Aylik 25bin USD ustundeki gelirin yasam tarzina pek bir etkisi olmuyormus.

Bana gore zenginlik hayatinda hicbir yerde (trafik dahil) sira, kuyruk beklememektir.

Aylık 15 bin gelirim var 4 bin de kira gelirim kazandığım parayı harcayacak ne vaktim var ne isteğim iş hayatımda öyle bir yer tutuyor işte. 30 yaşındayım fakat 80 hissediyorum. Zenginlik ekonomik kaygı çekmeden hayatı yaşının getirdiği gibi yaşayabilmektir. Hiç çalışmadan yılda 50 bin tl türkiye şartlarında guzel para.

milyor

Zenginlik rakama bakmaz. İhtiyacın olan her şeyi rahatç elde edebilmektir zenginlik.

biraz gergin olabilirsin... üstünden atman lazım.

üzerine gittikçe şiddetleniyor bence, dikkatli olmak gerekiyor diyor herkes ama zaten sorun da bu, dikkatli olunamadığından böyle şeyler başa geliyor. dikkatli olayım derken evhamlı oluyorsun sonra, her işe kırılacak, dökülecek diye bakıyorsun bence bu daha da kötü etkiliyor.

sakarlık konusunda galiba eşik benim, bir süre sonra kabullendim, sakarlıklarımla başka insanlara zarar vermediğim sürece dert de etmiyorum da artık, yapım böyle. etrafımdaki insanlar da bunu biliyor ve ona göre davranıyor genelde.

geçen yaz dizimi çarparak üzeri cam sehpayı kırdım (o nasıl diz?) tabi cam kırılınca bir ses patladı, annem geldi, bir sehpaya baktı bir bana baktı, gayet sakince "suç bizde bunu düşünmeliydik, temizle bari" deyip, içeri gitti.

özgüven.

Gözlerini muayene ettirmelisin.Bir yakınımda böyle bir sorun orta çıkmıştı.

Birde dikkat dağınıklığı yaşıyor olabilirsin.

beyninle alakalı. odaklanamıyorsun demek ki yaptığın işe. önce beynini boşaltmayı, sakin kalmayı, yaptığın işe odaklanmayı öğrenmeye çalış. ufak ufak başlayabilirsin buna. kendine sınav yap. mesela 1 dakika boyunca kafanda bir şey yaptığını hayal et ve ondan başka bir şey düşünme. 1 dakika boyunca bulutlara bak. fiziksel olarak oluşumunu yoğunlaşmasını soğuk hava dalgasıyla teması halinde yoğunluğunun artarak yağış oluşmasını falan detaylıca kafanda canlandır. saçma örnekler oldu aslında da odaklanma egzersizleri yap yani.

itunes guncel mi? baska mp3 dosyalariyla da ayni sorunu yasiyor musunuz?

evet güncel. başka dosyalarda sorun olmuyor.

onları edindiğim kaynakta sorun var belli ki ama özellik olarak onlar da mp3... o kısmı çözemedim.

baska dosyalarda sorun yoksa atmaya calistiginiz dosyada sorun var acikca. neye convert ederseniz edin ise yaramayabilir. dosyanin yenisini edinin.

evet, zaten çalışma iznini almak serbest dolaşımdan daha zor diye biliyorum ben.

yani; çalışma iznini alan kişi serbest dolaşımı çoktan almış olması gerekir.

turistik gezi için evet gerek yok.

çalışma izniniz varsa en az 12 aylık oturum izniniz de vardır muhtemelen. bu oturum izniyle de tek seferde 3 aya kadar diğer schengen ülkelerinde bulunabilirsiniz ancak çalışamazsınız. tüm schengen bölgesinde çalışma izni alabilmek için bazı diğer yükümlülükleri yerine getirmeniz gerekir.

luchettiye ek. vizenizin olduğu ülkeyi yılda 180 günden fazla terkederseniz yani 3 ay başka ülke, 3 ay+1 gün türkiye gibi, vizeniz iptal olur.

kurnaz'a ek - bu üç ayların her altı ayda bir olması gerekiyor. yani 180 gün içinde 90 gün, sonraki 180 gün içinde 90 gün terk edebiliyorsunuz ülkeyi, 180 içinde 100 terk ettiniz diyelim o zaman da vize gidebilir, gitmeyebilir de :)

aşiretlerin toplanıp "biz hayır diyeceğiz" deme ihtimali var mıydı sence? ha seçimden sonra o oylar sayılacak. "benim oyum nereye gitti o zaman" diye gezinir o liderler.

bence ezici bir hayır diyecek kürtler. demeleri lazım. seslerini çıkaramıyorlar şu an.

Kürtler evet falan demeyecek. En azından çoğunluğu.

başkanlık -----------> eyalet sistemine geçiş -------------> özerk kürt devleti

ya saçma sapan konuşmayın allah aşkına. neymiş başkanlık-eyalet-özerk devlet. 1 kasımda hdpye oy veren kürtlerin büyük çoğunluğu hayır oyu verecek. eş genel başkanları içerde adamların. konuşma fırsatı bile verilmiyor. kim demiş evet diyeceklerini?

aşiretler de "yok biz hayır verelim de toprak reformu gelsin marabalar gün yüzü görsün" diyecek değil ya. tabi ki gücün arkasında duracaklar.

rica ediyorum mantıklı yazılar yazın, sorular sorun. evet verecek olan kürtler ak partiye gönül verenlerdir

keşke işim olmasa da güneydoğudaki 7 haziran/1 kasım seçim sonuçları farkını kıyaslayacak şeyi yazsam şurada hdp ve akp için.

tüm kürtleri, hdp ile ilintili görmek saçma. van'da, diyarbakır'da bile 7 haziran'da mhp'ye oy veren kürtler varken siz, bu referandumda kürtler nasıl evet der diyorsunuz.

bu kadar uzak olmayın şu ülkeye ya. 7 haziran öncesi hdp'ye destek veren jırki aşireti daha sonra güneydoğuda terör olayları varken yaşadıkları olaydan dolayı pkk'ya savaş açmışlardı.

şırnak'ta tatar aşireti, polise yemek veriyordu terör olayları varken. www.haksozhaber.net görsel hatırlarsınız belki.

pkk daha sonra bu aşiretten bir çocuğu öldürmüştü o üstteki fotoğrafta var.

@blue eyes... +1

son yıllarda siyasal düzlemde türk-kürt tartışması ortadan kalktı.

ülke şu anda akp'li olan ve akp'li olmayan olarak ayrılmış durumda.

o aşiretleri şirket gibi düşün. hepsi kendi ekonomilerinin peşinde. istikrar sürsün derdindeler. aksi olsaydı demirtaş ve diğer hdp'liler için duruş sergilerlerdi.

akp'ye oy veren kürtler kendi kimliklerine ve devletin onlarla mücadelesine bakıp oy vermiyor. onlar particiler. dün de oy verdiler yarın da evet verecekler.

Son iki seçime bakarak unutuyorsunuz, o aşiretler zaten akp'ye oy veriyordu. Hatta chp ve mhp'nin oyları değişmemişken akp'nin azalıp hdp'nin artması direkt buna başlanmıştı. Hdp çözüm sürecinin bitip akp'nin doğuda baskıyı arttırmasıyla başlayan çeşitli dalgalar sonucu kürt seçmeni tarafından ilk seçenek haline geldi. ben çok eminim, milletvekilleri böyle içeride kalıp parti pasif halde devam ederse kürt oyları yarı yarıya düşer hdp'nin. Aşiretlerin hakla, özgürlükle, adaletle ilgisi yok; yukarıda dendiği gibi onlar kendi sistemleri bozulmasın onu istiyorlar. Hdp'ye uygulanan baskı ortada, kaybeden ata oynamazlar.

Ama referandum işi biraz farklı, akp hayranı olmayan insanları evet dedirtmek için bi ihtiyaç yok ortada. Mevcut sistem zaten akp için işliyor, evet diyelim ki şu istediğimizi akp yapsın diyecek bir şey yok bu insanlar için. Mhp ile bu kadar yakın ilişkideki bir partinin(onların seçmeni daha fazla hem) özerkliği masanın altından çıkarması kısa dönem için mümkün değil; bu yüzden akp özerklik getirecek, o halde evet diyeceklerini sanmıyorum. İlerisi için olabilir diye düşünenler verir ama genel kürt seçmeninin evet demesi için somut bi sebep yok. Genel seçim olsa farklı konuşabilirdik belki.

Uzaktan bakınca türklerin ideal chp'yi desteklemesi mantıklı, ideal olan gibi geliyor ama taban akp'ye yakın. Farklı etnik köken de olsalar aynı toplumun insanı olan kürtler için de aynısı geçerli, ortalama bir kürt hdp'ye oy vermeli diye düşünüyoruz ama aynı dini ve ekonomik sebepler yüzünden akp kürt tabanı için de hala bir seçenek bence.

Ben varim, evliyim. Bir handikap yok

5 yaş nedir yav? Niye sorun olsun? Hatta ben erkeğin biraz küçük olması taraftarıyım. Tersinden çok daha tatlı geliyor kulağıma gözüme gönlüme. ''Ergeggghh didiğinnn böyühh olacakhhhh'' diyen kezbanuslar, geri kafalı teyzeler ve utangaç sübyancı çakal amcalardır, net.

En ciddi uyumsuzluk çıksa çıksa verilen yaşlarda çıkar. Şimdi uyuşuyorsanız, ötesinde yani mesela 35-30 olduğunuzda o kadar önemli görünmeyecek.

Yaş her zaman olgunlukla paralel gitmiyor ama yine de bi kriter olarak alınabilir. Max. 3 yaş küçük bi sevgilim oldu. Seçme şansım olan bi durum olsa özellikle tercih etmezdim şahsen.

var ama 2 yaş

8 yas vardi. 25 ken ben. Ve evet, sorun oluyordu. Sadece biz degiliz.

gencler sunu bi acsanıza ya, 2 kelam muhabbet edicez. sorun cıkar diyenler ne cıkıyordu bi anlatsa ya:/

kadın tarafı rakamlar üzerinden hastalık yaratıp kompleksli olmadığı sürece sorun olmaz.

insanlarla "selam 80'li naber?" diye konuşmuyoruz. önemli olan insanların içi, ruh hali, seviyesi, hayata bakış açısı.

hepimiz robot olsaydık saniye bile bizim için deneyim olurdu ve kendimizden 1 sn bile geride olanlara karşı deneyimli olurduk. biz insanız ve kimin kimden daha olgun ve deneyim sahibi olduğunu bilemeyiz.

bundan dolayı "yaşı büyük erkekler daha tecrübeli, daha olgun olur anacım" diyen şaziye'lere aldanmamak lazım. (adı şaziye olanlar alınmasın)


başa dönecek olursak; haliyle rakamlar üzerinden partnerine "sen küçüksün ama ya" diye sorun yaratacak tipler her konuda da sorun çıkarmaya meyillidirler.

ileriyi düşünme. şimdiye bak ve devam et.

aynı yaş aralığında kadın büyük erkek küçük şeklinde geçen sene kuzenim evlendi benim, şimdilik iyi gözüküyor. bence bu kişiye göre değişir hadikap değil avantaj da olabilir kişiye göre

ya galandar, sen erkek misin kadın mı? eğer erkeksen ve acaba ilerde sorun olur mu diye düşünüp buraya soruyorsan; EVET ÇIKAR, AYRIL.

kadınsan; sana problem çıkar diyeceklerin sebeplerini yazıyorum. bin yıllık mevzu zaten.

-kadın bir yaştan sonra çocuk yapamaz, menopoz falan fistan, zaman kısıtı.
-erkek kadını aldatır, gözü genç kadınlara kayar, kadın erken çöküyoeee.
-erkek geç olgunlaşır
-çevreden baskı görürler

şimdi bunlara cevap vermek istiyorum müsadenizle.

-kadının ortalama menopoz yaşı 48, o yaştan sonra zaten ne kadın ne erkek üremesin. doğa güzel sınır koymuş, çocuğa da yazık. hem yumurta dondurma diye bir şey var, kadının da her yaşta çocuğu olabilir bu şekilde, yetheer diyorum bu cahilliğe artık. erken çökme meselesinde de o kadınlar çilekeş bakımsız teyzeler ayrıca. bir de erkeğin ortalama ömrü kadından daha kısa, şimdi soruyorum o mantıkla: kadın dul mu kalsın o yaşında ya :(

-aldatacak olan erkek 10-20 yaş genç karısını da aldatıyor. neticede evlendiği kadın illa ki 30'lu 40'lı yaşlara gelecek ama o tip bir erkek kendine bakmadan hala 20'liklere ağız suyu akıtacak.

-erkek geç olgunlaşır, höff. yetti bu babaanne klişeleri ya. kişiler arasında uyum varsa gerisi boş.

-çevre baskısı; bu konuda buna takan adam/kadın mesela sakın muhaliflik oynamasın bu ülkede. kurtulmak en iyisi olur. ömrünü tüketir vallahi insanın.

oh döktüm içimi.

erkekler olgun olmuyorlar, 30'una kadar yolu var (genetik de olabilir, yetişme tarzı da). o yüzden problem yaşanabilir. ha benim kafamda, keyfi yerinde bir kadın 30-35 yaşında olsa, beni isterse denerim de. macera maceradır.

Ben varım, aramızda 3 yaş vardı, yok yani olmuyor. 27 yaşında ama kafası 22 gibiydi, çocuk çocuk şeyler, annesi gibi oldum en son. Sürekli ağırbaşlı durmak zorunda kalmak zorunda kaldım, bu da beni yordu. Olmadı özetle.

@shin çok tatlısın :) +1

@shin kesinlikle +1

Ciddiye bindirmeyi kafaya çok takmazsan problem olmaz.

üni'deykene kendimden 4 yaş büyük kız arkadaşım vardı gayet güzel anlaşıyorduk ayrılma sebebimizin yaş ile ilgisi yok okul bitince farklı şehirlere döndük. Ara ara hala konuşuruz, kendimden yaşça büyük kızlarla flört ettiğimde yaşımın küçüklüğünü sorun edenlerde oldu.

erkek tarafı sıkıldıkça sen büyüksün , yaşın büyük gibi şeyler söylemezse durumu kadının gözüne sokmaya çalışmazsa sorun olmaz . iki tarafın da yaşı unutması lazım . 10 yaş fark olan bir çift arkadaşım vardı evlendiler çocukları oldu . kadın nufustaki yaşını küçültmüştü kendi rahatsız oluyordu adam birşey demiyordu aslında .
benim de 7 yaş farkla kendimden küçük sevgilim olmuştu .yaş konusunda bir tek cümlemiz dahi geçmedi ilişki boyunca . biz kimseye yaşlarımızı söylememiştik kimse de farketmemişti.
çok sonra beni aldattı farkedince bıraktım .

kimi seveceğinin direktifini annesinden alan adamla genel olarak olmaz. olur da annenin dediği olur. kimi seçeceğini belirledikten sonra yarın ilişkiyi nasıl yaşayacağınızı da belirler. bulduğun 3-5 yaş küçük kız da durmaz.
bence annen hamamdan baksın, kimi beğenirse onunla çık.

not: şaka yapmıyorum

Tabi annenin fikrini dinlicen haci, en dogrusunu o bilir. Seni ondan cok seven var mi.

buna sadece sen karar verebilirsin. herkes aynı değil. genel şeyler vardır tabii ama ben mesela benden büyük biriyle sıkıntı yaşamam ki bu 5 yaş bile olabilir.

olur yahu neden olmasın. hatta evliliklerde kadın yaşça büyük olursa, ileride zengin olurlar diye bir laf var :) annenin bu kadar karışmasına izin verir, üstüne bir de dinleyip bu sebeple ayrılırsan ileride çok sorun yaşarsın.

7 senelik ilişki ne zaman bitmiş? hangi yaşlardaymış? hangi şartlarda ayrılmışlar? bu parametrelere bağlı olarak unutulur, neden unutulmasın. insanlar senelerce evli kalıp, boşanıp, yeniden evleniyorlar ve mutlu oluyorlar.

Geleneklerin bazi akillica bazen de aptal yanlari var. Bu yas olayi aptal olanlarindan cunku artik yalnizca erkegin calismasi beklenmiyor.

ananı dinle kıza yazık etme.

kafa olarak 2 yil bisey degil. aynen senin gibi 25 yasinda 27 yasinda kiz arkadasim olmustu. bir yil beraber olduk. cok guzel zamanlarim gecmistir. ayrildik sebebi benim salakliklarimdi o ayri. yaninda kendini iyi hissediyorsan iki yasa cok takilma.

Burdaki tipleri dikkate alma. Anneni dinle. Doğru söylüyor. Sen anneni dinledin diye seninle kendince dalga geçmeye çalışanlar otuzundan sonra mutsuzlukla başarısızlıkla çevrili Batı özentiliğine batmış bir ömrün ortasına geldiklerini anlayıp korkunç buhranların içinde bulacaklar kendilerini. Anneni dinle evlat. Anneler doğruyu bilir. Uzak dur o kadından.

Sevgili olayında yaş sorun değil de evlilikte sorun maalesef. Evlenenler yok mu, var elbette. Bi de onlara sormak lazım çevreden aldıkları tepkileri.

7 yıllık bi ilişkiyi unutması zordur fakat senin de kısa süreli ilişkilerinden unutamadığın vardır belki. Süreden ziyade o kişiden kaynaklı bişe.

Eşim 5 yaş büyük benden. Takmayin boyle şeyleri. Takacaksaniz da bulasmayn.

bazen uzun süreli ilişkileri unutmak çok daha kolay oluyor.
çünkü uzun yıllar dendiğinde akla ne kadar romantik ve sağlam bir şey gelse de, bıkkınlık yaratmış ve yıpratmış bir ilişki olma ihtimali de çok yüksek.
o yüzden zannedildiği kadar fazla etkisi olmaz genelde.

20'li yaşlarda iki yaştan bir şey olmaz.
duygularını yok saymaya değmez iki yaş yani.

anayı dinle, analar garip analar filan o kısma hiç giremeceyeceğim.

olur, sevgi varsa neden olmasın?
kendi adıma emin olamıyorum ama başkasında gördüğümde yadırgayacağım bir şey hiç değil.

Olur ama çok zorlar bu ilişki sizi... Benim tanıdığım bir kaç kişi yürütemedi, ben kesin evlenirler gözüyle bakıyordum. Eğer ciddiye binmedi ise vazgeçebiliyorsanız vazgeçin. Ama ben seviyorum diyorsanız 2-3 yaş çok değil.

Annenin sözüyle sevmeyeceksin ama tecrübesinden de faydalanacaksın tabii ki. Annen sana bunu kötülük olsun diye söylemiyor. Olşabilecek sıkıntıları görüp, sonradan üzülmeni istemiyor.


.

2 yaştan oluşabilecek sıkıntı ne olabilir ki? yani sen 2 yaş büyük olsan neye göre ilişki daha farklı olabilir? Ha dersen ki karakter olarak küçüklerle daha iyi anlaşırım eyvallah da, mantığı ne yani? ya da neden illa 3 yaş küçük. çevremde kendisinden 5,7 ve 8 yaş küçük kadınlarla evlenen erkekler var. Kuzenim senin şu anki yaşındayken kendinden 5 yaş büyük 30 yaşında kadınla evlendi. Eskiden de kadının 5-10 yaş büyük olduğu evlilikler fazlaymış. annelerimiz bizim iyiliğimizi isteseler de her şeyin doğrusunu bilemezler ve bilmiyorlar da. tamamen ataerkil bi bakış açısıyla erkek kadından büyük olmalı zihniyetiyle harekete ediyor, mantık ve deneyimle değil.
Ha, eğer annenin bu lafıyla kadından soğuyorsan zaten sizin ilişkide olmayan bir şeyler varmış

seni tanıyan birilerinden fikir al bu konuda.

25e 27k olur.

kız mal değilse unutur.

Hayatınızdaki insandan annenizin 3-5 sözüyle soğuyabiliyorsanız sadece bu değil, lütfen herhangi bir ilişkiye başlayıp karşınızdaki insanı üzmeyin gereksiz yere.

-Erkek 25 kız 27 yaş ilişkisi olur mu
-iki kadın da isterse olur. iki kadından biri isterse yine olur. (biri=hanım kızımız)

25e, 27k ilişkisi bal gibi olur, şeker gibi olur, mis gibi olur.

ama... o 25e sen değilsin. ana kuzususun, annenin lafıyla sevdiğin kadından soğumuşsun. hem de saçma salak bir sebeple. neymiş 2 yaş büyükmüş... alla alla bak sen ya. sanki 20 yaş büyük. sana bir şey diyeyim mi sen tam annenin istediği gibi kadınla bile evlensen bir gün o annen yüzünden yuvan dağılacak, yazıyorum bunu buraya. seneler sonra bakarsın belki^^

Kızın senle olmaması lazım onu biliyorum bir tek.

sıradan bir dünya vatandaşının böyle bir programı düzgün bir şekilde çıkarması olanaksız.

deneyiminiz ne kadar , benim programa benziyor biraz

bench press, cable crossover , barfiks ,latpulldown , 1 önkol, 1 arka kol ,2 bacak, karın

bel sorunları nedeniyle squat deadlift yapmıyorum ama full body de yapıyorlar bu hareketleri ,

tekrarlarda da haftada 3 gun gelip 5x5 4x10 3x12 seklinde degiştirerek yapmayı öneriyolardı öyle yapıyorum

Hareketleri düzgün yapıyorsan, orta siklette ağırlıklarla yapılabilir.

''full body workout'' demek vücudun ırzına geçmek demek değildir :) bu programdaki egzersizler güzel, fakat aşırı. bunların hepsi aynı gün yapılmaz. şu şekilde bölebilirsiniz:

1. gün
squat
bench press
barfix

2. gün
squat
overhead press
deadlift (1 x 5 tekrar)

3. gün
squat
dips
seated row
dumbell curl (bu opsiyonel, çok lazım değil)

pro değilseniz incline'ı boşverin. İlk birkaç ay 4x10, 3x12 gibi çok tekrar yapın. Daha sonra tekrarları azaltıp ağırlıklıkları arttırmaya odaklanın. Her günün arasında en az 1 gün dinlenin

Bence normal aşırı bir şey göremedim Full body için 8 hareket fazla değil.

sıralama birçok kişinin söylediği üzere büyük kas gruplarından küçüğe doğru gidiş şeklinde olmalı.

bence aşırı bir şey yok. mesela ben bir yıl boyunca bu programı uyguladım;

-Leg press
-dumbell press
-butterfly
-One-Arm Cable Lateral Raise
-Bent-Over Dumbbell Lateral Raise
-2 biceps, 2 triceps
-1-2 kanat, sırt hareketi.

bir gün ara vererek yaptım. diğer gün hareketlerin alternatiflerini çalıştım.

Dilin kilidi ancak zorunda kalınca kırılır.
Konuşulanı anlayıp ne cevap vereceğini ingilizce kurgulayabiliyorsan kafanda yurt dışına gidip kaş göz yara yara konuşmaya başlarsın.

İstersen skype üzerinden konuşalım.

gercekten konusmak zorunda kaldiginda konusursun ve kendine sasirirsin. Konusamamanin genelde temelinde yanlis konusurum cekingenligi yatiyor ama zor bir durumda insan tum cekingenligini atiyor.

Ikinci bir etken de yabanci dilde dusunebilme. Tabi bu bir anda olmuyor ama 1 hafta boyunda hic turkce birsey duymazsan, okumazsan ve bolca yabanci dile maruz kalirsan 1 hafta sonra yavas yavas ic sesinin ingilizceye donmeye basladigini, bazi kelimlelerin (ozellikle turkce karsililigi olmayan veya turkiyede cok populer olmayan seylerin) ilk once ingilizcesinin aklina geldigini, ruyalarinin yavas yavas ingilizce icerdigini farkedersin. Iste bu kirilma noktasi olur.

Tum bunlar icin konusamasan da kendini yurt disina at, kisa zamanda atarsin uzerinden bu durumu.

yurtdışında oturma iznin var mı?
oturma izninle ve öğrenci belgenle gidip askerliğini tecil ettirirsin sorun kalmaz...

31 Mart'a kadar vize var. ayrıca yeni bir okula kayıt yaptırdığım için 1 yıllık yeni vize alacağım. yani oturum planlarıma göre uzayacak.

bu iki belgeyle uzuyorsa kolay gibi görünüyor. oradaki görevlilerin "gel askerliğini yap önce" gibi keyfi davranışlarından korkuyorum. neticede tr'de öyleler.

2010 yilina bu icinde bulundugun durumda pasaport uzatamiyordun. 2010'da cikan bir kanunla bu durum degisti ve bakaya ve kacak olsan dahi pasaportunu uzatabiliyorsun. Icin rahat olsun.

yurt dışında öğrenciysen kimse sana git askerliğini yap demez (yaşın 29'dan küçük diye tahmin ediyorum)
yaşın büyük olsa da demezler muhtemelen gerçi...

@luchetti 88'liyim.

sorun olacağını sanmıyorum, bir an önce konsolosluğa gidip sor. türkiye'de bile zorla askere götüremiyorlar kimseyi, bir de oradan hiç gönderemezler :)

Taze mozzarella peyniri

www.lionimozzarella.com

Vay be böyle yuvarlak mozeralla peyniri varmış demek:) Türkiye de gören var mı denemek isterim. varsa kesin metro veya real 'de varır heralde.

Migroslarda kipalarda macro centerlarda dolu.

metroda var.

bunların daha büyük versiyonlarını denemiştim ama tatsız tutsuz, sanki yıllarca suda bekletilmiş peynir gibi gelmişti bana. belki de aldığım çok ucuz olduğu için öyleydi.

mozarella topu.

hiçbir tadı olmayan bir şey. kesinlikle tavsiye etmiyorum.

itimat peynircilik varsa etrafında oralarda da var. ama >tchuckın dediği gibi tadı tuzu yok.

benim bildiğim mozarella peyniri zaten böyle olur. farklı biçimde olanı da mı var?

tatsız tuzsuz olduğu için tek başına yenmiyor genelde. ucuzluktan değil.

Gercek mozzarella ya tadi yok demek aman tanrim.

Mozzarella di bufala ise gozlerim yasara yasara yiyorum mutluluktan. Ama normaliyse de severek yiyorum.

easy listening denilen müzikler genelde çalınır restaurantlarda. asansör müziği de denir. bir bakın işinize yarar belki biraz aramayla.

bu tarz müzikler biraz durgun geldi :/

ikinci sorun için cevap shutterstock.

pürüzsüz dediğiniz, banding olmaması herhalde. Ben videoda bu sorunu yaşadım ve mesela After Effects'te 8bit yerine 16 bit çalışmak durumu biraz çözüyor, en temelde de biraz noise atmak gerekiyor ama o codec ve sıkıştırmalarla ilgili bir durum daha çok.

Sizinkinde de, mesela jpeg yerine png-tiff vb. çıkarmak sorununuzu çözebilir çünkü sıkıştırılınca renkler gruplanıyor, her pikselin ayrı değeri olmuyor ve dediğiniz banding oluşuyor. Ha ben bunu websitesine koymak istiyorum çok büyük boyutlu olmamalı derseniz de yine png'yi kurcalayın biraz.

edit: bu arada ilk görselde ben ekranımda banding görüyorum ama monitörler ilgili bile olabilir. Çoğu panel 6bit ama sahte şekilde 8bit oluyor, çok az monitör gerçek 8bit, yine çok çok azı 8bit ve yükseltilip 10 bit oluyor. Yani bakılan ekran bile o sorunu oluşturabilir.

o fonu elde etmenin çok yöntemi ama benim bildiğim en amatörcesi.

asıl fonun arkasına güneş ya da ışık gibi bir şeyin olduğu görseli ekle. ardında asıl görselin merkezini silgiyle sil. ama brush ı çok büyük tut ve opacity çok düşük olsun.

Gradient ile değil de, o tarz renkte bir arkaplanın üzerine beyaz daire/kare/şekil çizip bulanıklaştırma(gauss) efektleriyle yapabilirsin bence.

Açılın ben doktorum.

Selam sorumatik,

shutterstock cevabı verilmiş onu geçiyorum.

Bu görseller aslında çok büyük olup daha sonra behance üzerinde sunulurken ufak olduğu için daha düzgün görünüyor. Evet adımsız ama özel bir olayı yok.

Cdr de adım ayarı var ama bunlar renk uyumundan dolayı daha temiz.
örneğin aynı kişinin başka bir tasarımı epey sorunlu.

www.behance.net


Ayrıca şimdi daha dikkatli baktımda bunda da adımlama var.
Az ama var.

yaş kaç bilmiyorum ama askerliği yapmadan evlenip çocuk sahibi olmak ve sonrasında eee şimdi nasıl olacak bu işler diye düşünmek için biraz geç kalınmışa benziyor.

geçmiş bedellilerden yaş dolayısıyla yararlanamadığını zannediyorum. yani başka bir sebebi varsa saçmalamışsın derim.

önünde bahsettiğin gibi mevcut yüksek lisansı terk edip başka bir yüksek lisansa kaydolmak ve bu süre içerisinde bedelli çıkması için zaman kazanmak.

ama askerde çocuğu ve çocukları olan çok arkadaşım vardı. 5,5 ay çabuk geçiyor. çocuklar da çabuk büyüyor.

eğer gitmek zorunda kalacaksan geride bırakacakların için en iyi imkanları sun ve dönene kadar bunun devamlılığını sağlamaya bak.

bunaldığın için olabildiğince orantılı yazdım yoksa eleştirilecek çok noktan var. gerçi haddime de değil ama :)

estağfurullah. düşüncesiz bir gelecek planlama oldu evet farkındayım ve diğer bedellilerden yaştan dolayı faydalanamadım ne yazık ki...

bence gitmemeye çalış.
Piyasada birsürü üniversite var sırf tecil için kullanılan.
Nişantaşı üniversitesi, Okan üniversitesi gibi gibi . Bunlardan birine parasını verip kayıt olacaksın.
Bir de şu durum var hadi 5 ay kesin olacak olsa gidilir. Ama 12 ay gelme ihtimali var askerliğin. O zaman çocuğunu 1 sene kesin göremeyeceksin.
Bir de bunun maddi boyutu var. Tabi sizin maddi durumunuzu bilmiyorum o size göre değişir. Ancak ortalama bir aile için konuşacak olursak 5 ay boyunca eşiniz evi tek başına nasıl geçindirecek hem de çocuk bakması gerekecek.
Bir de iş konusu var askerden dönünce herkes iş konusunda şanslı olmuyor. Askere gidip elindeki işi kaybeden insanlar da var. Tabi bu durumda şirketinize ve size göre değişen ayrı bir konu.

Paran ne kadar? Yıllık 4300 tl veririm dersen 35 yaşına kadar ahmet yesevi üniversitesinde yüksek lisansa devam edebilirsin. Ben 3 yıl orada devam ettim, bedeli çıkınca bıraktım.

3 yılda bir yeniden kayıt olman gerekiyor sadece, ekstra masraf yok. Devam zorunluluğu da yok.

ahmet yesevi'ye zam geldi, yıllık 6000 oldu

@lagaluga gitme askere. bakaya kal, yakalasınlar, "15 gün sonra teslim ol" kağıdını imzalayıp yine gitme. bu süreçte gbt'ye yakalanmamaya çalış. para cezası işlesin. bedelli çıktığında o ceza silinecek nasıl olsa.

eskisi gibi alıp kışlaya götürme dönemi yok.

ben tr dışındayım ve orada bakaya kaldım. 88'liyim. dün ailem gidip durumumu sormuş ve şubedeki sivil müdür yazdıklarımı söylemiş. yani "teslim olmazsa ceza işler, o da para olarak..." demiş.

gerçi zaten biliyordum ama bir de onlardan duymak iyi oldu.

@a man alone

Artık devlet yasa getirdi. Zorla askere götürme yok evet ama bu sefer de işverenine yazı gönderiyor seni işten çıkarması için ?

Çok abartılı geldi sıkıntınız, gidin bitsin işte, 6 ay ne olduğunu anlamadan biter, sonra da niye dert etmişim bunca zaman dersiniz. Genç uzun dönem erlerde olur bu sanki hayatının 50 yılı askerde geçecekmiş gibi ruh halleri.

Ben evli ve çocuklu olarak 5-6 sene bakaya takıldım. En son bedellide yaş tutunca kurtuldum. memleket her zamanki gibi yine bok içinde yüzüyor. O yüzden tepkinin minimum olacağı bir atmosferde ilk fırsatta bence yine bedelli çıkarırlar.

tek sorununuz 'kapanmak' eyleminin karşıtının sağını solunu açmak olarak düşünmeniz...

ben kapalı birisi ile arkadaş oluyorum. iyi de anlaştığım arkadaşlarım var. fakat duygusal olarak senin gibi düşünüyorum. çok basit bir nedenim var, hayatımı paylaşacağım birisi ile dünya görüşlerimin az çok örtüşmesini isterim. senin de kendince haklı sebebin var.

@elorelia öyle cevap geleceği için yazdım o kısmı. elbette kapanan insanların karşılığına kapanmayanları ekleyebiliriz.

"ne yani mini etek giyen çok mu modern" tepkilerini düşünerek yazdım.

@belkider benim de sebebim aynı.

-erkekler olmasaydı kadınlar kapanır mıydı?
-kapanmazdı.
-o halde neden başkaları için böyle yaşıyorsun? kendini bildiğin sürece diğerleri ne düşünürse düşünsün.

Kişisel tercihtir, kimse bir şey diyemez.

dünya görüşü bir olmadan birliktelik de sağlıklı olmaz fikrimce. dolayısıyla yerinde bir karar, birbirinizi değiştirmeye çalışmazsınız

"kapananların hepsini geri kafalı görmüyorum"

yoo, ben görüyorum. mantıkla hayatını idame ettiremeyen herkesi geri kafalı ve hatta yarı delirmiş olarak görüyorum. adam/kadın ayın ortadan ikiye yarıldığına, bir adamın bineğe binip göğe uçtuğuna, dünyanın bir yerinde minik yaratıkların (yecüc mecüc) hapsedildiğine falan inanıyor. ben her insanı bir zihin olarak görüyorum ve bu kadar deforme ya da altı yaşındaki bir çocuğunki kadar ham bir zihinle paylaşacak hiçbir şey bulamıyorum haliyle.

@devilred elbette kişisel bir şey ama sorgusuz sualsiz "geri kafalı" olarak görenler var mı diye düşünüyorum ki açıklamalarım böyle olmadığım yönünde bence. :)